İzmir etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
İzmir etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

8 Mayıs 2017 Pazartesi

Ben arabaya binmem!

Ortaokul son sınıfa geçtiğim yaz..
Babam Çeşme'ye gelirken bir trafik kazası geçirdi.
Birkaç ay hastanede kaldı.
Annem başında sürekli refakatçi..
Ablam üniversiteyi şehir dışında okuduğu için yok..
Ben evde yalnız olduğum için benden 8 yaş büyük bir kuzenimde hem benimle kalması, hem de annemin dükkanına göz kulak olması için İzmir'e getirildi.
Benden 4 yaş büyük bir diğer kuzenimde Ege Üniversitesi' nde okuduğu için İzmir'de diğer halamın evinde kalıyor.. Yan sokakta :)
Dolayısı ile üçümüz 7/24 beraberiz.
O dönem İzmir'in yerel radyo kanallarından birini dinliyoruz sürekli..
Nasıl olduğunu hatırlamıyorum ama DJ ler ile bir şekilde tanışıyoruz ve arkadaş oluyoruz.
Bir gece bizi radyoya davet ediyorlar..

Karşı komşumuz tam bir dizi karakteri..
Hani sen daha kapıyı açmadan kapıyı açanlardan..
Kapıda tahminimce mayın döşeli..
Bastığın anda kapıyı açıyor..
Her şeyden haberi var..
Tam bir ayaklı gazete..
Allah rahmet eylesin..
Çok anım var kendisi ile ilgili..

Neyse biz bir gece ,bir şekilde onu atlatıp, mayın tarlasına basmadan evden çıkmayı başarıyoruz.
İlk bulduğumuz taksiye atlayıp bizi şuraya götür diyoruz..
O zamanlar cep telefonu falan yok..
Şöför bizi bir meydanda indiriyor..
O sırada el arabası ile çöp toplayan bir adamdan başka kimse yok sokaklarda..
Dönüp dolaşıp adresi bulacağız derken kayboluyoruz..
Bir sokağa giriyoruz..
Köpek kovalıyor..
Ondan kaçarken yolumuzu iyice şaşırıyoruz..
Sonra peşimize bir araba takılıyor..
Korkuyla ilk bulduğumuz apartmana dalıyoruz..
Ben koşa koşa 1. kata çıkıp ilk kapıyı çalıyorum.
Yaşlı bir amca kapıyı açıyor..
Acilen telefonlarını kullanmam gerektiğini söyleyip arkadaşımı arıyorum.
Neredesiniz? diye sorunca bende amcaya soruyorum..
Amca tarif ediyor ama arkadaşım bilmiyor..
Siz en iyisi taksiden ilk indiğiniz yere gelin, sizi oradan alayım diyor.
Biz gecenin bir yarısı hiç tanımadığımız bir evden teşekkür ederek çıkıyoruz..
Aşağıya indiğimizde bizi takip eden arabanın kapının önünde beklediğini görüyoruz..
Tam geri dönüp amcaya sığınacağız ki..
Eşinin "Deli misin sen? Adresi verdin. Gördüler şimdi bizi yaşlı, evi soyacaklar. Arkadaşlarını çağırdılar.Polisi ara hemen!" diye bağırdığını duyuyoruz..
Dışarı çıksak araba bekliyor, içeride kalsak polis götürecek :)
Kuzenlerime bekleyin ve ben koşun dediğimde peşimden koşun diyorum.
Aralarında en küçük ben olmama rağmen en akıllı da o zamanlar benmişim :)
Annemin beni emanet ettiklerine ben sahip çıkıyorum resmen..
Arabadaki adam radyo ile oynadığı sırada start verip koşun diyorum..
Ters yöne koşmaya başlıyoruz.. Koşarken sağda dağ gibi bir yere tırmanan merdivenler görüp oraya sapıyorum..
Nefes nefese tepeye kadar tırmanıyoruz..
Tam tepede dinlenirken 1-2 sarhoşun bir demir parmaklıklara yaslanmış içtiğini görüyorum.
Gecenin karanlığında parmaklıklardaki yazıyı okumaya çalışıyorum..
Yazıyı okuyup, çığlığı basıp yola doğru koşmaya başlıyorum.
"Hz. ....... Yatırı" :)
Pis sarhoşlar, onlarda çarpılmıştır kesin..
Biraz uzaklaştıktan sonra yürümeye başlıyoruz..
O arada ben aralıksız benden yaşça büyük ama beyince küçük kuzenlerime sövüyorum.
14-15 yaşındayım daha yaşadığım geceye bak!
Yürürken bir tıkırtı duyuyorum..
Taksiden ilk indiğimizde gördüğüm çöpçü..
Bir çöpü karıştırıyor..
Hemen yanına koşuyorum..
Bizim saf kuzenlerde peşimden..
"İyi geceler.. Bizi hatırladınız mı? 2 saat önce falan bir meydanda karşılaşmıştık ya, bizi oraya götürür müsünüz?" diyorum.
Adam önce suratıma boş boş bakıyor..
Sonra.. "Tamam arabam ilerde, götürürüm" diyor.
O arada arkadan kuzenimin sesi geliyor.
"Kusura bakmayın ben arabaya binmem!" diyor.
Ben o an gülmekten katılıyorum.
2 kuzenim anlamsızca bana bakarken, adam "Zaten binemezsin kardeşim, el arabası, çöp topluyorum ben onunla" diyor..
Hepimiz gecenin o sessizliğinde gülmekten katılmak deyiminin hakkını verircesine katılıyoruz :)
Sonrası mı?
Adam bizi o meydana götürüyor.
Arkadaşımız gelip alıyor.
Sonra biz uzun bir süre canımız sıkılınca geceleri karşı komşuyu atlatıp radyoya gitmeye başlıyoruz :)
Ve hiç kimseye yakalanmıyoruz..

Umarım annem blogumu okumuyodur :)

O zamanlar çılgınlık sandığım şeylerin, şu anda cahil cesaretinden başka bir şey olmadığını görüyorum.. Ve eminim olduğum bir şey de bir gün çocuğumun evde tek kalması gerekirse kesinlikle kuzenleri ile kalmayacağı..

;)








23 Kasım 2016 Çarşamba

Beni Bayıltın Yaaaa!

Üniversite yıllarında yazın İzmir'e gittiğimde Su'yun evinde çok zaman geçirirdik..
Şimdi düşünüyorum da ne işimiz varmış İzmir'de bas git yazlığa..
O zamanlarda bir garipmişiz demek ki :)

Bir gün Su, ben ve birkaç arkadaşımız otururken konu erkeklerin askerlik hikayelerine geldi..
Askerlik hikayesi derken zaten bir tanesi askerlik yapmış..
O anlatıyor bizde mecburen dinliyoruz..
Bir de komando olarak yapmış ki..
Hikayeleri bitmiyor..
Bir ara o kadar sıkıldım ki "Beni bayıltınnnn yaaa" diye ayağa kalktım..
Demez mi biz askerde onu da öğrendik diye :)
"O zaman bayılt beni daha fazla dayanamayacağım bu hikayelere" diye dalga geçerken iş ciddiye bindi..
Cidden hayatımda hiç bayılmadığım için nasıl olduğunu da merak ediyorum..
Uzmanımız hemen başladı uygulamalı anlatmaya..
Beni bayıltacak ya..
Şunu yap bunu yap diyor..
Ben yapıyorum ama arada da kahkahalarla gülüyorum..
Tabi ki sonuç başarısız oldu..
Bir ara mutfağa gittim.
Eşek şakalarına bayılırım..
Hemen Su'ya seslendim.. Planı uygulamaya koydum..
"Ben şimdi onun yaptıklarının aynısını sana yapacağım ve sen bayılacaksın. Ayılma da hemen korksunlar" dedim..
Salona geçtik..
"Sen beni bayıltamadın ama ben Su'yu bayıltacağım, görürsün" diye ayağa kalktım..
Su'yu da ayağa kaldırdım..
Boş bir alana çektim..
Bayılacak ya sözde etrafa çarpmasın..
Su ne desem yapıyor..
Son aşamada Su'yun şah damarına dokunduğumda bayılması gerekiyor..
Ve o aşamaya geldik :)
Kendimden gayet emin Su'yun şah damarına bastırdım.
Yavaş yavaş kollarımın arasına düşecek gibi oldu, ki o anda vay beee hatuna bak iyi oyuncuymuş diye düşünürken,
Su bir anda yığıldı ve gümmmm diye bir sesle kafayı parkeye vurdu :)))
O sesi duyana kadar ben oyun zannediyordum..
Gözleri açılıp kapanmaya başladı..
Bir taraftan gülme krizine girdim..
Bir taraftan da "ama gerçekten bayılmayacaktı ki" diye söyleniyorum..
Bi ara ambulans mı çağırsak diye düşündük..
Durduk yere kanka katili edecek beni şapsik.. Ben babasına ne hesap vereceğim diye de düşünüyorum tabi ben :))
Su'yu ayıltmamız yaklaşık 10 dakikamızı aldı..
Herkes bize çok sinirlendi..
Böyle şaka mı olur diye..
Evden giderken de tembihleyen tembihleyene.. Sakın birbirinizi bayıltmayın diye :)

Sonra ertesi gün İlahi adalet işledi..
Ben hiç bayılmadım diye sayıklıyordum ya..
Su'yun evinden dönerken otobüste bayılmışım :)
Şükürler olsun..the bucket list -1 daha ;)

2 Ekim 2016 Pazar

Hıdırellez..

İzmirliler için önemlidir..
Tam bir bayram havasında kutlanır..
Çocukluktan itibaren bu ritüelle büyürüz çünkü..
Hıdırellez gecesi herkes sokaklardadır..
Ertesi günde genelde İzmir fuarında Romanların eğlencesi olur..Ona gidilir..
En azından benim çocukluğumda öyleydi..
Gece eğlence başlar..
Tüm sokaklarda ateşler yakılır, üzerinden atlanır..
Yaralanma vakaları fazla olur :)
Mahalleler arası en büyük ateş bizim yarışı vardır..
Bir sene hiç unutmuyorum..
Bizim mahallede Ses Sistemleri satan bir dükkan vardı..
Hıdırellez gecesi kocaman bir ateş yakıldı..
Bu dükkanın sahipleri de öyle bir müzik sistemi kurdular ki sanırsınız Tarkan konsere gelecek..
Sokağa sandalyeler masalar atıldı..
Komşuların hepsi eski..
Herkes birbirini tanıyor..
Babalar içki sofrası kurdu..
Anneler çiğdem çitledi, dedikodu yaptı :)
Çocuklar dilediğince eğlendi..
Öyle bir eğlence yapıldı ki.. Yan mahallelerde bizim sokağa akın etti.
Bir sürü insan eller havaya modunda ateşten atladı.. Gül fidanlarına dilekler asıldı..
Eğlence gece geç saatlere kadar devam etti..
Lise döneminde ise okulun bulunduğu sahilde olurdu herkes..
O akşam oraya herkesi göreceğini bilerek gider,
Ona göre ayrı bir özen gösterirdin :)
Süs püs manasında yani..
Bütün gün formalı gördüğün insanları, farklı göreceksin sonuçta :)

İstanbul'a taşındığımdan beri eksikliğini en çok hissettiğim şeylerden biridir Hıdırellez..
Birkaç kere İzmir'e kaçma fırsatı bulsam da çoğu zaman gidemedim..
Bir keresinde de Ahırkapı'daki şenliklere gidip, trafikte daralınca bir daha gitmeme kararı aldım. :)

Her sene dilenen dilekler genelde aynı..
Aşk, sağlık, huzur, başarı, para vs.
Yaklaşık 7-8 sene önce benim gül dalına astığım dileğimi, o dönem beni seven ama bir türlü açılamayan bir arkadaşım ben gittikten sonra gidip, astığım yerden alıp açmış..
Ve bunu bana bu sene itiraf etti :)
"Kas kafalı dedim.. Demek ondan olmuyor dileklerim :)"
Hayır kendi evlenmiş ben evde kaldım bir de :)))
O yüzden bu sene oturup çok ayrıntılı çizdim :)
Yahu madem isteme hakkım var..
Her şeyi isteyebilirim sonuçta..
Parayla değil ya..
Bir A4 e tek tek çizdim..
Şu olsun ama yanında şu da olsun..
Bu olsun ama yanında bu da olsun diye..
Sonra gidip bir gül dalına astım..
Sabahta erkenden uyanıp, sabah alışverişini getiren apartman görevlisine yakalanıp rezil olmadan gidip astığım yerden aldım.. :)
Ve kırmızı kesesi ile 1 hafta çantamda dolaştırdım..
Dedim ki..
Ben bunu nerede denize atarsam, bu dilekler orada olmaya başlasın..
Ve her şey 2 hafta sonraki Bodrum tatili ile start verdi..


Bahar oldu aman
Al kese astım gül dalına
Adadım yarin adına

İki göz oda..
......
Ağlama hıdrellez
Ağlama be bana
Acı ektim yerine
Aşk yeşerecek
Başka bahara..







28 Eylül 2016 Çarşamba

Seçilmiş Kız Kardeşler - HAVA

Onunla 2008 senesinde İstanbul'da tanıştık..
Kendine has bir havası var..
Boy pos.. Kalabalıkta görsen, o kafan bir kere daha döner bakar..
İzmirli çekiciliğini üzerinde taşıyanlardan..
"Merhaba ben Hava" diye elini uzattığı anda bir an düşünürsün yani..
Ben kimdim acaba diye :)
Ya da kim olmalıyım ki falan dersin :)

İzmirli İzmirli'yi dakkada bulur yakınlaşması ile hangi ara dost olduk bizde anlayamadık :)
O dönem ben Bakırköy'deki evimdeyim.
Doğan Holding'te çalıştığım zamanlar..
Hava'da benimle aynı yakada oturuyor..
İşyerlerimiz de aynı yerde..
Dolayısı ile hayatımız bir anda 3 gün sende kalalım 4 gün bende moduna döndü..
Onun 1+1 bir evi var..
Gördüğüm en büyük 1+1 lerden..
En az 300 m2 falan..
18. kat..
2 tane kocaman terası ile bulunduğu bölgeye hakim..
Otur terasa, al bir dürbün, kim nereye gidiyor izle :)
Özel bir işimiz yoksa 7/24 bir aradayız..
Tatiller, organizasyonlar vs. vs..
Birebir kafamız aynı çalışıyor..
Kalabalık bir ortamda üzerine konuşulacak bir konu varsa, birimizin konuşması yeterli..
Yada bu whatsapp grubunda bir yazışma ise aynı anda aynı cümleyi milyon kez yazıp, tamam ya birimiz konussun diye gülmekten katıldığımız çok olmuştur..
Bir arada olduğumuz zamanlarda mutlaka kahve ile başlayan koyu sohbetimiz, saat ilerledikçe bira,rose,rakı,votka,tekila.. diye uzar gider :)
Bakışımızdan anlarız ne yapacağımızı..
Kimse anlamadan "No,no,no" diye birbirimizi uyardığımız çoktur..
Hoş Hava hiç dinlemez..
"Hı Hı" der bildiğini yapar..
S.O.S durumlarında ilk başvurulacak kişi..
Her tiplemeye bir örneklemesi var..
Avutmak pek onun tarzı değil..
Gerçeği çat diye ortaya bırakır..
Kabullen kabullenebilirsen..
Bazen "offfff..duymak istediklerim bunlar değil" dedirtir.
"Dur ben sana duymak istediklerini söyleyeyim" der, söyler.
"Bak aynen böyle yalan söylenir" der, konuyu kapatır :))

Son birkaç senedir o da memlekete geri dönen tayfa içinde..
Ve biz yine eski gibi hep bir aradayız..
Çünkü ben baya sık gidip geliyorum İzmir'e..
İzmir'de olduğum zamanlarda da Hava, Su ve ben toplanıyoruz :)
Gülmekten ağladığımız zamanlar olmakla beraber, henüz cidden bir aradayken gerçekten ağlamaya fırsat bulamadık :)
İkimizi bir arada görüp tahammül edebilen az insan vardır.
Birimizin pasını, diğeri mutlaka gole çevirir..
Sevmediğiniz insanlara işkence edilecekse bizi çağırın..
Fena iyi bir ikiliyiz bu konuda..

Hava ile İstanbul'da çok güzel zamanlar geçirdik..
Haftada 1 gün fix rakı balık günümüzdü mesela..
Yeşilköy' de bir balıkçımız vardı..
Üst kattaki masamıza kurulur içerdik..
Sahibi sigara içmemize de izin veriyordu..
Oh.. daha ne isteriz..
Muhabbet zaten hep koyu..

Bir akşam beni Bakırköy'den aldı..
Yeşilköy'e gideceğiz..
O ara ne olduysa yolu karıştırdık..
Muhtemelen muhabbete dalmıştık yine..
Bir sokağa girdik..
Yolun ortasında bir martı..
Yaralı.. Uçamıyor.. Yürümüyor da..
Öylece biz arabanın içinde, o yolun ortasında birbirimize bakıyoruz..
Hava indi arabadan "Hadi, hadi.." diye diye martıyı kaldırımın kenarına kadar ittirdi..
Bindi arabaya..
Sokağın sonuna geldik..
Sokağı T şeklinde kesen bir yol var..
"Sağa dön" dedim.
10 metre gitmeden farkettik ki Yeşilköy'ün girişindeki en yoğun ana yola tersten girmişiz :))
Arabalar son hız vızır vızır üstümüze geliyor..
Tam geri vitese taktı ki..
Mavi ışıkları ve siren sesi ile polis arabası dibimizde bitti..
Hah dedik.. Gitti bizim rakı-balık parası :)
Polis arabadan indi..Bizim arabaya yaklaştı..
Hava camı açtı..
Polis bir Hava'ya baktı bir bana..
"Hayırdır kızlar ecelinize mi susadınız?" dedi.
Hava hemen başladı o konuşmaya..
"Memur Bey vallahi yolda martı vardı.. Ben indim onu kaldırıma ittim. Sonra yolu karıştırdım....vs vs."
Polis güldü.
"Martıyı boşverin kızlar, size birşey olmasın.. Hadi dönün geri.." dedi ve gülerek ekip aracına doğru gitti..
Biz şok :)))
Hey gidi yurdum polisi! :)
Ama vallahi martı vardı..
Hava'dandır o Hava'dan..

Hava, benim seçilmiş bir diğer kız kardeşim.
Kredisi sonsuz olanlara 1 ekleyin..En havalısından.. ;)






Seçilmiş Kız Kardeşler - SU

Hayatınızda hepinizin aynı anneden babadan olmayan ama kardeşiniz olan seçilmiş insanlar vardır mutlaka..Benim en büyük şansım dostlarım..

Hayatımdaki 4 önemli dostumu bu blogta Su,Toprak,Hava,Ateş olarak isimlendireceğim..

SU..
8-9 yaşında falanım..
Çeşme'deki yazlıkta benim 2. senemdi..
Komşularımızın misafirleri varmış..
Bizim sitedeki evlerine yeni taşınmışlar..
2 tane kızları varmış..
Akşam onlarda bizimle dışarı çıkacaklarmış..
Küçük kız benim yaşlarımdaymış..falan filan..
Akşam 8-10 kişilik çocuk ordusu buluştu..
Bahsedilen kız da orada..
Kumral,küt saçlı..
Ya bunun neresi benimle yaşıt?
Kızın omzuna anca geliyorum..
Bütün gece birbirimizi kesiyoruz mesafeli mesafeli..
Ama arkadaş olunacak dendi ya..
Olunacak..
Emir büyük yerden..
O da sonradan anlatıyor..
"Seni ilk gördüğümde bu kız kesin benden büyük demiştim..Öyle bilmiş bilmiş konuşuyordun ki..Büyümüşte küçülmüş gibi.."
Tek hatırladığım ikimizinde ilk gün birbirimizi pek sevmediği..
Ve evet ben büyüğüm yaklaşık 3 ay kadar :))
O akşamdan sonra hiç ayrılmadık..
Yazlık arkadaşı olmadık hiçbir zaman..
Bağımız hiç kopmadı..
Farklı şehirlerde yaşamamıza rağmen kışın bile buluştuğumuz oldu çocuk yaşlarda..
Hiç aynı şehirde yaşayamadık..
Bazen düşününce çevremizin sağlığı için iyi oldu desem de gayet güzel olabilirdi..
Bizde bu açığı her fırsat bulduğumuz tatilde kapatmaya çalıştık..
Ben üniversite için İstanbul'a geldiğimde,O İzmir'e geldi..
Çocukluktan beri bütün tatillerimizi beraber yaptığımız gibi,kendi başımıza tatile gidebildiğimiz yaşlarımız geldiğinde de farklı tatil yörelerine kaçtık beraber..
O benim çocukluğum,ergenliğim,gençliğim..
Hayatımın ailemden sonra en yakın tanığı..
Evimizin kızı..
Birlikte yaşadığımız binlerce güzel anımız var..
Bir ömür var..
Gözyaşlarımın şahidi, uzakta da olsa omzunda ağlayabildiğim ender insanlardan..
Kredisi sonsuz olan...

Hayatımız boyunca sadece çocukken 1 gün küstük..Bir de bu sene beni 1 gün çok sinirlendirdi :) Bir Pazar günü whatsappta konuşurken ben onu, o beni çıldırttı.Sonra ertesi sabah mesaj atmış.."Sen inatsındır şimdi,ben yazmadan konuşmazsın nalet insan" diye :)))

Anlatacağım çocukluktaki küsmemiz..
13-14 yaşlarında falanız..
Birgün bir arkadaşımızın kuzeni bizim siteye tatile geldi..
Aynı anda da Su'nun yan evine yeni sahipleri taşındı..
Bizim yaşlarda bir kızları var..
Tabi siteye her yeni taşınanın yaptığı gibi evin çocuğu hemen yan komşunun çocuğunun başına atılıyor.
Su akşam kızı da aldı geldi.
Hiç hoşlanmadım :)
Onun da arkadaşımızın kuzeninden hoşlanmadığı gibi :)
Ertesi gün bakkala gitmek için parkın oradan geçerken bir de ne göreyim?!
Benim kankam Su, komşu kızı ile beraber bankta oturmuş muhabbet ediyor..
Göz göze geldik ve kafamı çevirip yoluma devam ettim.Seslendi.
Dönüp bakmadım..
Ne bakacağım..Pis hain..Kızı bulunca beni  sattın demek!
İntikam soğuk yenen yemektir.
Site baya büyük..Bizim ev sitenin girişinde, Su'ların evi sona doğru..Dolayısı ile her akşam Su önce bize geliyor,beni alıyor,öyle çıkıyoruz.
O akşam Su gelmeden çıktım.
Anneme de Su geldiğinde, ona misafir kuzenin yanına gittiğimi söylemesini istedim.Isterse yanımıza gelebilir dedim.
Su o gece yanımıza gelmedi.
Ertesi sabah uyandım.
Yine gelmedi.
Evdekiler Su'yu soruyor..
Ay ne bileyim ben?Bekçisi miyim?
Yan komşuyla geziyordur belki?!
Ben zaten hayatta aramam..
Dediği gibi naletim :)
Hem haketti..Oh iyi oldu..
Keyfi bilir..
Aramazsa aramasın..

Sahilde karşılaştık..
Kafalarımızı çevirdik..
Ertesi gün yine aynı..
Sahilden eve geldim.
Annem "Duşunu al giyin hemen,misafirliğe gidiyoruz" dedi..
Misafirlik mi? Yazlıkta? İzmir mi ayol burası?
Ayrıca annemle misafirliğe gitmeyeli çok uzun yıllar oldu...
Nereden çıktı bu şimdi?
"Nereye gidiyoruz?" dedim.
Annemin gözünden çıkan ateşi gördüm bir an :))
"Gidince görürsün!" dedi..
Evden çıktık. Annemde süslenmiş püslenmiş..
Var başıma bir çıkacak ama hadi hayırlısı..
1 saniye ya.. Gittikçe yol tanıdıklaşıyor..
Kapının önüne geldiğimizde sadece "Ben bu eve girmem!" dediğimi ve annemin hadi girme de göreyim bakışını hatırlıyorum.
Annelerimiz sarmaş dolaş..
Sanki 10 yıldır görüşmüyorlar..
Ay kızları küstü anaları mı kanka oldu yoksa?
Su ile birbirimize bakmıyoruz bile..
Öyle bir nefret dalgası..
Masada konu açıldı..
Derdiniz ne kızlar?

Anneler 2.günde bizi bir arada göremeyince hemen telefonlaşmışlar..
O zamanlar cep telefonu da yok..
Ev telefonları var..
Yani ikimizinde yazlık evinde telefon olmasaydı, o gün dostluğumuz mazi olmuştu kesin :))
Ne savunma yaptık hatırlamıyorum ama yarım saat sonra Su'nun odasından eskisi gibi kahkahalarımız yükseliyordu :)))


Misafir kuzen evine döndü..
Yan komşunun kızı bir daha bizimle takılmadı..
Ve bizim de bir daha küs kaldığımız gün olmadı..

Hayata tamamen zıt yönlerden baksak,bazen iki insan nasıl bu kadar farklı olur da kanka olabilir desek bile, O benim ilk seçilmiş kız kardeşim..
SU..

27 Eylül 2016 Salı

Ne Pavyonu, Halı Saha Maçı..

Hayatım boyunca nerede saçma şey var peşinden koşmuşumdur..
Ilgimi pek sabitlediğim söylenemez..
Her hafta yeni bir kararla yola çıkar,uygulamaya başladığım anda da hemen yenisine geçerim..
Ama yapacağım diye kafaya koyup yapmadığım şey yoktur..
Yakın çevrem artık durumu kabullendi..
Şaşırmıyorlar..
"Biliyor musunuz ne buldum" la başlayan cümlelerime "Hah..yine geliyor bomba.." diye gülüyorlar..
Bir hafta organik beslenmeye takar, alışveriş yapar,evi ağzına kadar doldururum..
Ertesi hafta bakmışsın eve fast food getiren kuryeler kapıda kuyruk :)
Bir hafta ev dekorasyonuna adarım kendimi,ertesi hafta eve uğramam..
Allah beni böyle yaratmış ben ne yapayım? :)

Birgün arkadaşlarımla Fenerbahçe'de otururken bir anda "Ben pavyona gitmek istiyorum." dedim.
Masadakiler saçmalama diye gülerken, beni çok iyi tanıyan bir arkadaşım dehşetle yüzüme baktı.
Biliyor çünkü yapacağım :)
"Sakın benden haber gelmeden birşey yapma. Beraber gideceğiz.Sadece çok az zaman ver bana,sözüm söz" dedi.
Bilirim sözü söz.
O da bilir, gidilecek dedimse gidilecek..
Aradan 1-2 hafta geçti..
Bir akşam telefonum çaldı..
Başka bir şehirde pavyona gidilecek..
Hemen uçak biletleri alındı..
Otel rezervasyonum yapıldı..
Oradaki arkadaşlara haber salındı..
-tabir-i caizse geliyor..
-Aaa gelsin,misafir ederiz..
-Pavyona gideceğiz..
-Deli mi bu kız? Ne işi var orada?
-Gidecek,kararlı..Ekibi toplayın..
:)
Bir bahar günü düştük yollara..
Akşam saatlerinde alanda 2 arkadaşımız karşıladı..
Önce güzel bir ocakbaşına gittik..
Orada birkaç arkadaş daha katıldı..
Bazıları beni yıllardır ismen tanıyor..
Ama artık deli olduğuma eminler..
Emin misin bak,gidelim adam gibi bir mekana eğlenelim..Gel sen vazgeç bu sevdadan diye masada birkaç kez beni ikna etmeye çalıştılar..
"Olmaz..Benim buraya gelme amacım belli..Tuzluğu uzatır mısın?" şeklinde geçiştirdim..
Benimle gelen arkadaşım boşuna yormayın kendinizi diye diğerlerine bakıyor..
Masadakiler bu şehrin tarihinde pavyona gidecek ilk kız sen olacaksin sanırım deyip durumu kabullendiler.

Seviyeyi düşüre düşüre 4 tane pavyon gezdik o gece..
Gittiğimiz her mekanda da beni aralarına aldılar..Herhangi bir tehlikeye karşı..
Masada en ortada ben, bir yanımda 5 adam,diğer yanımda 5 adam :)
Hanım ağa eğlenmeye gelmiş gibi :)
Aslında niyetim masaya 1-2 kadin davet edip muhabbet etmekti. Ama bizimkilerden bazılarının olası bir durumda beni korumak amacı ile dolu(!) geldiğini farkedince vazgeçtim..
Bir yanlış anlaşılma olur falan..
Ortalık karışır..
Allah korusun..
Evli olanları eşleri halı saha maçında sanıyor çünkü :)
Gittiğim her mekanda kızlara bakıp şok olan ben..
Bana bakıp şok olan kızlar..
Ayol ben bunları sokakta görsem escort demem şaşırışlarım..Hele ki 1 tanesini hiç unutmam..Komşunun kızı olsa görücü bulursun.. Tam ev kızı diye..
Ama hatun çat çat rakıları götürüp yanındaki herifi sarhoş ederken Yok arkadaş dış görünüşe aldanmayacaksın diyorsun..
Sahnede kızlarla göbek atan adamlar,patlayan konfetiler..
Hepsi hesaba ekleniyor tabi ki..
Gecenin sonunda senet imzalayıp çıkanlar vs..
Tam bir sirk..
Kızlar hayret içinde..
Çünkü daha önce görmedikleri bir hatun kendi mekanlarında..
Masada 10 tane erkek var..
Ve başka kimse davet edilmiyor..
Herkes birbirine beni soruyor :)
Masada bu mekanlarda bilinen bir arkadaşımla muhabbet ediyoruz..
Ben soruyorum o cevaplıyor..
Bilinen diyorum, çünkü gelen geçen kızlar selam vermeden geçmiyor :)
Derken garson gelip o arkadaşımın kulağına birşey söyledi..
Herkes bir anda ayağa kalktı..
Haydi gidiyoruz dendi..
2 dakika sonra kapının önünde "niye gidiyoruz?Başka yere gidicek miyiz? Niye kalktık?" diye sorarken buldum kendimi.
Gece bitti,tadında bırakalım dediler..

Uzun zaman sonra öğrendim ki apar topar kalkmamızın sebebi mekan sahibinin"O kadına söyleyin buraya gelirse kazandığının 3 katını veririm..Masada 10 tane adam var..Hiçbiri kafayı kaldırıp etrafa bakmıyor" diye haber yollamasıymış :)
Gerizekalı!
O an duysam beynini dağıtırdım..

Siz gitmeyin..
Ben gittim yerinde gördüm..
3 kuruş için gururunu yerle bir eden kadınları..
Sırf egosu biraz okşanacak diye servet dağıtan aciz adamları..
Batakhane..
Allah kimseyi düşürmesin denecek cinsten iğrenç bir sözde eğlence yuvası..

Annemin Istanbul'a geldiği bir akşam O arkadaşım geldi..
Bir ara konu benim çılgınlıklarıma gelince döndü anneme "Sultan senin bu kızın tam deli..Biz pavyona gittik bununla" dedi..
Annem "Aaa gençken bizde çok giderdik..Matineler falan olurdu" deyince biz koptuk..
Açıklama da yapmadık..
Annemin çocukken bizi de sürüklediği Izmir Fuarı gazinoları ile aynı yer değildi tabi ki..


Kazasız belasız saçma bir isteğimi daha yerine getirmiş olarak Bucket List'e bir tik daha attım.
Bu arada, günün birinde halı saha maçına gidiyorum diyen bir kocam olmaz inşallah :)
Ensesine çökerim!

18 Eylül 2016 Pazar

Hoşçakal Yaz..

Bana göre yaz denize girilmeye başlandığı anda başlar,1 Eylül'de değil,okullar açılacağı zaman biter..
Üniversite yıllarına kadar genelde bütün yazlarım Çeşme'de geçerdi..
3 ay boyunca deli gibi eğlenirdik..
Yaşarken farketmediğimizden sonradan ne güzel yazdı dediğimiz bir sürü yaz tatilimiz oldu..
Okullar açılmadan önceki hafta sonu herkes evine dönmek için toparlanırken, biz kankamla elimizde birer tane boş bavul birbirimizin evine gider eşyalarımızı toplardık..
Malum 3 ay boyunca 2 ev arasında gidip gelen ve kalan eşyanın haddi hesabı olmuyordu..
Ve genelde hep son gece ekip sahilde toplanır, yakamoza karşı mutlaka Levent Yüksel'in "Bu gece sonnnnn" şarkısını söyler, hüzünlenirdi :)
Ve ne kadar söz verilse de bir dahaki yaza kadar kankam dışında görüştüğüm kimse olmazdı :)

2016 yazı da benim için Nisan ayında başladı, bugün bitti..
Hayatımızda tam rakamıyla hatırladığımız bazı seneler vardır..
2016 da benim için o senelerden biri..
ve 2016 Yaz çok güzeldin..
"Sert" geçen bir kışın ardından güneşinle hayatımı aydınlattın..
Gözyaşlarıyla,kahkahalarıyla,hayatıma kattığı yeni insanlarla, eski dostlarla, yeni şehirler ve ülkelerle, masalsı günleriyle,elimde bavul oradan oraya beni koşturmasıyla, bir şehirde uyandırıp başka bir şehirde uyutmasıyla, büyük olayların ortasına düşürüp sapasağlam çıkarmasıyla, yok artık dedirten süprizleriyle..
Teşekkür ederim..
Çok güzeldin..
İlerleyen yıllarda cümle içinde çok kullanacağımı bildiğimden..
2016 Yazı herşeyiyle hafızama kazıdım..
Bu arada dün İzmir'den dönerken kankam yine bizdeydi..
Tatili yine beraber kapattık.
Tek fark bu sefer "Bu gece sonnnnnn"u söylemedik.. :)

2016 Sonbahar..
Hazırım..
Gelebilirsin.
Kadehimi Yaz'ın gidişine, senin gelişine kaldırıyorum..

7 Eylül 2016 Çarşamba

Yalancının mumu arkadaşı yakalanana kadar..

Sene bilmem kaç..
Ablam 18 olmadığına göre muhtemelen 1995'ten öncesi..
Bize ne ablanın yaşından diyorsanız konu herkesin 12 den önce evde olması çünkü..
Çeşme'deyiz..
Saat 23.59 dan 00.00 a döndüğü anda bahçe kapısından girmiş olacaksın..
Annem faktörü fena..
Siz tanımadığınız için bilmezsiniz..
Yüzünde hep hadi yiyorsa yap tavrı..
Yemez yani.. cidden yemez :)
Çok kalabalık bir ekibiz..
Tüm site aynı dönemde doğum yapmış sanırım..
Ablamların ekibin kardeşleri, benim ekip..
2 jenerasyon arasında ortalama 5 yaş olmakla beraber, ekiptekilerin yaş aralıkları en fazla 1-2 oynar..
O senelerde küçük ekip parkta çayırda çimende takılırken,
Ablamların ergen ekip tüm sitelerin ortak cafesi Alis'te..
Piyasa mekan orası..
Ali Abi'nin yeri ayol..Adı Alis olduğu için çok havalı.. ve biz çocuk olduğumuz için ilk hedefimiz ergen olup parklardan kurtulup Alis'e akmak :)
Ekibin yarısının izni 12..
Geri kalanların annesi ne kadar iyi..Çünkü onların izni gece 1 :)
1 saat daha dışarıda olabilmek o dönem inanılmaz bir lutuf..
Direkt 1-0 öndesin yahu..
Yenik ekip 23.45 gibi evin yollarına düşerken, havalı ekip arkamızdan el sallıyor..Allahtan sahilde saat kısıtlamanız yok diye de dalga geçiyorlar.
Nasıl yok? Sıkıyorsa o akşam yemeği masasına oturma..
Gör bak sıkıntıyı..
Allahtan bizim evde yemek güneş batınca yeniyor :)
Bir gece yine 23.45 eve dönmek için toparlanırken bizim ezik ekipten biri "Ben gelmiyorum" dedi..
"Nasıl yani? Annenler evde mi yok? Ne demek 12 de eve gitmiyorum??"..sorular peşpeşe..
Başladı anlatmaya..Tabi ertesi gün bizde tüm ekip aynısını uygulamaya aldık hemen..
Sonraki gün 23.50 bahçedeyiz..Annem şaşkın.."Hayırdır 10 dakika erken geldiniz?"
"Sıkıldık anne ya.."
"Alla..alla.."
Sonraki gün 23.45 evdeyiz..
Annem yine şaşkın..23.59 da gelen çocuklar erkenden evde..
Patlayacağız az kaldı..
3,5 atıyoruz ama renk vermemek içinde herkes birbirini kolluyor..Biz ; ablam,ben ve 2 kuzenim olmak üzere evde en kalabalık olan ekibiz sonuçta..
Sabah sahilde ekip tam mı kontrolu yapıyoruz..
Biri patlarsa herkes patlar çünkü..
Ve nitekim 3.gün patladık.
Akşam çıktık ekip 1 eksik!
Saat 22.45 evin sokağına döndük..
Annem terasta bizi bekliyor..
Korkunun ecele faydası yok..
Herkes birbirini itiyor "önce sen gir eve" diye :))
Çünkü saat aslında 23.45 ve biz günlerdir 00.45 de geliyoruz en erken eve..
Bizdeki şansa bak ki..
O akşam yakalanan arkadaşımızın annesi ve babası bize okey oynamaya gelmişler..
"Ay biliyor musunuz bizim çocuklar ne yaptı? Cezalılar şimdi.." diye anlatmaya başlayınca annem hemen koşup saate bakmış..
Evdeki tüm saatler aynı..
Hepsi 1 saat geri :)
Başarılı çalışmıştık..
Annem normalde kül yutmaz ama Allahtan yazlıkta TV vs. izlemiyor..Yoksa 20 haberleri nedense hep 19 da..
Bir tek dedemin cebindeki köstek saati unutmuşuz.. Rahmetli de sağolsun bizi ispiyonlamamış :))
Ama annem olayı anladığında karşısına geçip saati sallayınca, annemin sinir katsayısı olmuş mu size çarpı 10 :)
Valla hatırlamıyorum ama muhtemelen ya terlik ya birer tokat yemişizdir o gece..

Birkaç gün ne sahile inebildik, ne akşam çıkabildik..
Allahtan cezayı tüm site çocukları aynı anda aldık.
Malum kara haber tez yayılır..
Bizim yalanın evlere yayılması da ortalamada 15 dakika falan almış..
Neyse tüm annelerin birbirini sizin evde saat kaç diye araması da bizim dönemin efsanesi olarak kalmış..
:)

4 Eylül 2016 Pazar

Ah Kekman.. Ah Çeşme..

Biz İzmirliler için ayrı bir yeri olmakla birlikte,benim için yeri çok çok ayrıdır..
İlkokul yıllarından üniversite yıllarıma uzanan dönemde yaz tatillerimi geçirdiğim,
Unutulmaz anılarımın çoğunun ev sahibidir..
Sonraki yazılarımda bol bol bahsedeceğim Çeşme yıllarından..
Ancak şu anda o yıllardan bir şarkı çalıyor fonda.
Gözümün önüne bir sahne geldi..
Çocukluğumuzdan beri her yaz tatilini beraber geçirdiğim kuzenim Kekman ile aramızda 1 yaş var.
Kuzen demek biraz basit kaçar..
Beraber büyüdüğümüz için herkes bizi kardeş sanardı..
Nitekim bizde kardeşten ayırt etmeyiz birbirimizi..
Sene 2000..
Ben tam 18'im :) ( Hadi iyisiniz yaşımı da öğrendiniz)
O dönem Beyaz'ın Paprica adında popüler bir mekanı var Çeşme'de..
Yemek sonrası, club öncesi, insanların toplanıp ayak üstü bir şeyler içtiği bir mekan..
Bizim için oraya gitmek büyük olay..
Ergeniz sonuçta :)
Ben 18 imi doldurup gitmek için gün sayıyorum tabi ki..
Nihayet o yaz geldi..
Yanımda kankam.. (Daha önce bahsettiğim dörtlüden biri..)
Ablam,kekman,birkaç kişi düştük yola..
Kapıda kimlik kontrolü..
Ben bir zafer kazanmış edasıyla kapıdaki adamın suratına çattt diye gösterdim kimliği geçtim..
Sıra bizim kekman ve onun çocukluk arkadaşına geldi..
Tabi onlar 17.. Kimlik gösterseler ne olacak..Zaten alınmayacaklar :)
Bizim fırlama arkadaşımız "haaa s.... cüzdanı arabada unuttum" deyip güldü.
Kapıdaki adam hiç istifini bozmadı ve "haaa s... bende sizi alamam o zaman" dedi.
Biz koptuk tabi..
Sonuç mu?
Tabi ki ben içeri girip eğlendim.. Yıllardır bu anı beklemişim sonuçta :)
Kekman ve arkadaşı arabada bizi bekledi :)))
Ah Kekman.. Ah Çeşme..
Çalan şarkı mı?
Yalanın batsın.. Yalancısın ;)



3 Eylül 2016 Cumartesi

Kim bu tabir-i caizse?

Yakın çevremde cümle içinde bile kullanılsa tabir-i caizse denince akla gelen kişi benim..
Yaklaşık 12-13 senedir tüm üye olduğum yerlerde aynı nickname i kullanmamdan sebep sanırım..
Zamanında Fenerbahçe'den geçerken arabanın arkasından tabiricaizseeeee diye bağıran tiplerde gördü bu gözler, yüzüme tabir-i caizse'yi tanıyorum ya ben diye iddaa eden tipler de :)

Peki kim bu tabir-i caizse?

İzmir'de bir Nisan günü 6,5 aylık iken "Yeter artık ben sıkıldım, doğuyorum" diye erkenden dünyaya gelen, bu yüzden hayatı boyunca her şeye koşar adım acele eden, annesinin bile başta "Benim çocuğum bu kadar çirkin olamaz ya" diye isyan ettiği, ki bunun sebebi ablamın çok güzel bir bebek olmasıdır! :) Allah'tan sonradan eline yüzüne bakılır bir insana dönüşebilen, çok seven ama belli etmeyen, sevdiklerine ve dostlarına çok bağlı, bakkala ekmek almaya gitmeye üşenen, ama kalk tatile gidiyoruz dediğinde 10 dk.da bavulunu toplayıp yola çıkabilen, bir zamanlar günde 2 saat uyku ile yaşayabilen, ancak yaş ilerledikçe daha evcimenleşen, 6 hissi nokta atışı yapabilecek derecede iyi, ettiği ahlar hep tutmuş,hiç şaşmamış olan :) çoğu zaman efsunlu olduğuna inanan, savaşın ortasına düşüp tek çizik almadan kurtulan, dünyadaki sınırlı sayıdaki şanslı insandan biri..

Tanıştığımıza memnun oldum diye yalan söylemeyeceğim. Ben herkesle tanışmaktan memnun olmam :) Dobralığım patavatsızlık derecesinde nitelendirilse de, sevmedim seni kalk masadan demişliğim yada karşımdakini benimle tanıştığına pişman etmişliğim çoktur.Normalde çok sakin ve soğuk gibi görünsem de ortalığı savaş alanına çevirmem sadece 2 dakikamı alabileceği gibi, yakın çevremin kambersiz düğün olmaz sözündeki kamber yerine koydukları isim benim :) Bir organizasyon varsa mutlaka benden çıkar.. Tatil, eğlence, doğum günü, düğün, nişan vs. hepsinde ilk sırada mutlaka benim ismim vardır. Eğlenmeyi çok severim. Hayat bu.. ağladığımız kadar eğlensek hepimiz çok daha mutlu insanlar olurduk..

Özetle böyle..
Yazdıkça sizde anlayacaksınız karşınızdaki tabir-i caizse karakterini..
Bu yazıyı da yaşam felsefemle bitireyim o halde..
tabir-i caizse der ki..
"Hayat kısa, yollar uzun!"