İstanbul etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
İstanbul etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

28 Eylül 2016 Çarşamba

Seçilmiş Kız Kardeşler - HAVA

Onunla 2008 senesinde İstanbul'da tanıştık..
Kendine has bir havası var..
Boy pos.. Kalabalıkta görsen, o kafan bir kere daha döner bakar..
İzmirli çekiciliğini üzerinde taşıyanlardan..
"Merhaba ben Hava" diye elini uzattığı anda bir an düşünürsün yani..
Ben kimdim acaba diye :)
Ya da kim olmalıyım ki falan dersin :)

İzmirli İzmirli'yi dakkada bulur yakınlaşması ile hangi ara dost olduk bizde anlayamadık :)
O dönem ben Bakırköy'deki evimdeyim.
Doğan Holding'te çalıştığım zamanlar..
Hava'da benimle aynı yakada oturuyor..
İşyerlerimiz de aynı yerde..
Dolayısı ile hayatımız bir anda 3 gün sende kalalım 4 gün bende moduna döndü..
Onun 1+1 bir evi var..
Gördüğüm en büyük 1+1 lerden..
En az 300 m2 falan..
18. kat..
2 tane kocaman terası ile bulunduğu bölgeye hakim..
Otur terasa, al bir dürbün, kim nereye gidiyor izle :)
Özel bir işimiz yoksa 7/24 bir aradayız..
Tatiller, organizasyonlar vs. vs..
Birebir kafamız aynı çalışıyor..
Kalabalık bir ortamda üzerine konuşulacak bir konu varsa, birimizin konuşması yeterli..
Yada bu whatsapp grubunda bir yazışma ise aynı anda aynı cümleyi milyon kez yazıp, tamam ya birimiz konussun diye gülmekten katıldığımız çok olmuştur..
Bir arada olduğumuz zamanlarda mutlaka kahve ile başlayan koyu sohbetimiz, saat ilerledikçe bira,rose,rakı,votka,tekila.. diye uzar gider :)
Bakışımızdan anlarız ne yapacağımızı..
Kimse anlamadan "No,no,no" diye birbirimizi uyardığımız çoktur..
Hoş Hava hiç dinlemez..
"Hı Hı" der bildiğini yapar..
S.O.S durumlarında ilk başvurulacak kişi..
Her tiplemeye bir örneklemesi var..
Avutmak pek onun tarzı değil..
Gerçeği çat diye ortaya bırakır..
Kabullen kabullenebilirsen..
Bazen "offfff..duymak istediklerim bunlar değil" dedirtir.
"Dur ben sana duymak istediklerini söyleyeyim" der, söyler.
"Bak aynen böyle yalan söylenir" der, konuyu kapatır :))

Son birkaç senedir o da memlekete geri dönen tayfa içinde..
Ve biz yine eski gibi hep bir aradayız..
Çünkü ben baya sık gidip geliyorum İzmir'e..
İzmir'de olduğum zamanlarda da Hava, Su ve ben toplanıyoruz :)
Gülmekten ağladığımız zamanlar olmakla beraber, henüz cidden bir aradayken gerçekten ağlamaya fırsat bulamadık :)
İkimizi bir arada görüp tahammül edebilen az insan vardır.
Birimizin pasını, diğeri mutlaka gole çevirir..
Sevmediğiniz insanlara işkence edilecekse bizi çağırın..
Fena iyi bir ikiliyiz bu konuda..

Hava ile İstanbul'da çok güzel zamanlar geçirdik..
Haftada 1 gün fix rakı balık günümüzdü mesela..
Yeşilköy' de bir balıkçımız vardı..
Üst kattaki masamıza kurulur içerdik..
Sahibi sigara içmemize de izin veriyordu..
Oh.. daha ne isteriz..
Muhabbet zaten hep koyu..

Bir akşam beni Bakırköy'den aldı..
Yeşilköy'e gideceğiz..
O ara ne olduysa yolu karıştırdık..
Muhtemelen muhabbete dalmıştık yine..
Bir sokağa girdik..
Yolun ortasında bir martı..
Yaralı.. Uçamıyor.. Yürümüyor da..
Öylece biz arabanın içinde, o yolun ortasında birbirimize bakıyoruz..
Hava indi arabadan "Hadi, hadi.." diye diye martıyı kaldırımın kenarına kadar ittirdi..
Bindi arabaya..
Sokağın sonuna geldik..
Sokağı T şeklinde kesen bir yol var..
"Sağa dön" dedim.
10 metre gitmeden farkettik ki Yeşilköy'ün girişindeki en yoğun ana yola tersten girmişiz :))
Arabalar son hız vızır vızır üstümüze geliyor..
Tam geri vitese taktı ki..
Mavi ışıkları ve siren sesi ile polis arabası dibimizde bitti..
Hah dedik.. Gitti bizim rakı-balık parası :)
Polis arabadan indi..Bizim arabaya yaklaştı..
Hava camı açtı..
Polis bir Hava'ya baktı bir bana..
"Hayırdır kızlar ecelinize mi susadınız?" dedi.
Hava hemen başladı o konuşmaya..
"Memur Bey vallahi yolda martı vardı.. Ben indim onu kaldırıma ittim. Sonra yolu karıştırdım....vs vs."
Polis güldü.
"Martıyı boşverin kızlar, size birşey olmasın.. Hadi dönün geri.." dedi ve gülerek ekip aracına doğru gitti..
Biz şok :)))
Hey gidi yurdum polisi! :)
Ama vallahi martı vardı..
Hava'dandır o Hava'dan..

Hava, benim seçilmiş bir diğer kız kardeşim.
Kredisi sonsuz olanlara 1 ekleyin..En havalısından.. ;)






27 Eylül 2016 Salı

Ne Pavyonu, Halı Saha Maçı..

Hayatım boyunca nerede saçma şey var peşinden koşmuşumdur..
Ilgimi pek sabitlediğim söylenemez..
Her hafta yeni bir kararla yola çıkar,uygulamaya başladığım anda da hemen yenisine geçerim..
Ama yapacağım diye kafaya koyup yapmadığım şey yoktur..
Yakın çevrem artık durumu kabullendi..
Şaşırmıyorlar..
"Biliyor musunuz ne buldum" la başlayan cümlelerime "Hah..yine geliyor bomba.." diye gülüyorlar..
Bir hafta organik beslenmeye takar, alışveriş yapar,evi ağzına kadar doldururum..
Ertesi hafta bakmışsın eve fast food getiren kuryeler kapıda kuyruk :)
Bir hafta ev dekorasyonuna adarım kendimi,ertesi hafta eve uğramam..
Allah beni böyle yaratmış ben ne yapayım? :)

Birgün arkadaşlarımla Fenerbahçe'de otururken bir anda "Ben pavyona gitmek istiyorum." dedim.
Masadakiler saçmalama diye gülerken, beni çok iyi tanıyan bir arkadaşım dehşetle yüzüme baktı.
Biliyor çünkü yapacağım :)
"Sakın benden haber gelmeden birşey yapma. Beraber gideceğiz.Sadece çok az zaman ver bana,sözüm söz" dedi.
Bilirim sözü söz.
O da bilir, gidilecek dedimse gidilecek..
Aradan 1-2 hafta geçti..
Bir akşam telefonum çaldı..
Başka bir şehirde pavyona gidilecek..
Hemen uçak biletleri alındı..
Otel rezervasyonum yapıldı..
Oradaki arkadaşlara haber salındı..
-tabir-i caizse geliyor..
-Aaa gelsin,misafir ederiz..
-Pavyona gideceğiz..
-Deli mi bu kız? Ne işi var orada?
-Gidecek,kararlı..Ekibi toplayın..
:)
Bir bahar günü düştük yollara..
Akşam saatlerinde alanda 2 arkadaşımız karşıladı..
Önce güzel bir ocakbaşına gittik..
Orada birkaç arkadaş daha katıldı..
Bazıları beni yıllardır ismen tanıyor..
Ama artık deli olduğuma eminler..
Emin misin bak,gidelim adam gibi bir mekana eğlenelim..Gel sen vazgeç bu sevdadan diye masada birkaç kez beni ikna etmeye çalıştılar..
"Olmaz..Benim buraya gelme amacım belli..Tuzluğu uzatır mısın?" şeklinde geçiştirdim..
Benimle gelen arkadaşım boşuna yormayın kendinizi diye diğerlerine bakıyor..
Masadakiler bu şehrin tarihinde pavyona gidecek ilk kız sen olacaksin sanırım deyip durumu kabullendiler.

Seviyeyi düşüre düşüre 4 tane pavyon gezdik o gece..
Gittiğimiz her mekanda da beni aralarına aldılar..Herhangi bir tehlikeye karşı..
Masada en ortada ben, bir yanımda 5 adam,diğer yanımda 5 adam :)
Hanım ağa eğlenmeye gelmiş gibi :)
Aslında niyetim masaya 1-2 kadin davet edip muhabbet etmekti. Ama bizimkilerden bazılarının olası bir durumda beni korumak amacı ile dolu(!) geldiğini farkedince vazgeçtim..
Bir yanlış anlaşılma olur falan..
Ortalık karışır..
Allah korusun..
Evli olanları eşleri halı saha maçında sanıyor çünkü :)
Gittiğim her mekanda kızlara bakıp şok olan ben..
Bana bakıp şok olan kızlar..
Ayol ben bunları sokakta görsem escort demem şaşırışlarım..Hele ki 1 tanesini hiç unutmam..Komşunun kızı olsa görücü bulursun.. Tam ev kızı diye..
Ama hatun çat çat rakıları götürüp yanındaki herifi sarhoş ederken Yok arkadaş dış görünüşe aldanmayacaksın diyorsun..
Sahnede kızlarla göbek atan adamlar,patlayan konfetiler..
Hepsi hesaba ekleniyor tabi ki..
Gecenin sonunda senet imzalayıp çıkanlar vs..
Tam bir sirk..
Kızlar hayret içinde..
Çünkü daha önce görmedikleri bir hatun kendi mekanlarında..
Masada 10 tane erkek var..
Ve başka kimse davet edilmiyor..
Herkes birbirine beni soruyor :)
Masada bu mekanlarda bilinen bir arkadaşımla muhabbet ediyoruz..
Ben soruyorum o cevaplıyor..
Bilinen diyorum, çünkü gelen geçen kızlar selam vermeden geçmiyor :)
Derken garson gelip o arkadaşımın kulağına birşey söyledi..
Herkes bir anda ayağa kalktı..
Haydi gidiyoruz dendi..
2 dakika sonra kapının önünde "niye gidiyoruz?Başka yere gidicek miyiz? Niye kalktık?" diye sorarken buldum kendimi.
Gece bitti,tadında bırakalım dediler..

Uzun zaman sonra öğrendim ki apar topar kalkmamızın sebebi mekan sahibinin"O kadına söyleyin buraya gelirse kazandığının 3 katını veririm..Masada 10 tane adam var..Hiçbiri kafayı kaldırıp etrafa bakmıyor" diye haber yollamasıymış :)
Gerizekalı!
O an duysam beynini dağıtırdım..

Siz gitmeyin..
Ben gittim yerinde gördüm..
3 kuruş için gururunu yerle bir eden kadınları..
Sırf egosu biraz okşanacak diye servet dağıtan aciz adamları..
Batakhane..
Allah kimseyi düşürmesin denecek cinsten iğrenç bir sözde eğlence yuvası..

Annemin Istanbul'a geldiği bir akşam O arkadaşım geldi..
Bir ara konu benim çılgınlıklarıma gelince döndü anneme "Sultan senin bu kızın tam deli..Biz pavyona gittik bununla" dedi..
Annem "Aaa gençken bizde çok giderdik..Matineler falan olurdu" deyince biz koptuk..
Açıklama da yapmadık..
Annemin çocukken bizi de sürüklediği Izmir Fuarı gazinoları ile aynı yer değildi tabi ki..


Kazasız belasız saçma bir isteğimi daha yerine getirmiş olarak Bucket List'e bir tik daha attım.
Bu arada, günün birinde halı saha maçına gidiyorum diyen bir kocam olmaz inşallah :)
Ensesine çökerim!

5 Eylül 2016 Pazartesi

Kuzu Kuzu.. 2001..

Sene 2001..
Ben üniversitedeyim..
Ve yine bir yaz okulu dönemi..
Tabi ki İzmir'e gidemediğim için hafta sonlarını tüm aile cümbür cemaat dayımın Çatalca'daki yazlık evinde geçiriyoruz..
Tatilden bir farkı yok aslında..
Tek farkı Pazar geceleri yada Pazartesi sabahı  kimimizin işe kimimizin okula gitmek için İstanbul'a dönüyor olması..
Cuma akşamları tam kadro tekrar Çatalca'ya..
Sabahlara kadar ailemizin kutsal kumar oyunu "Yanık" oynanıyor..
Tüm aile birbirini dolandırıyor..
Para sadece el değiştiriyor..
Sonuçta beraber harcanıyor :)
Geceleri çatı katındaki balkona kanepeyi çıkarıp, battaniyeleri üstümüze alıp, çatıya konan baykuşlar eşliğinde sabaha kadar muhabbetler ediliyor..
Biri zulalayıp bir şişe kapıp getirdiyse İstanbul'dan ,onu içiyoruz..
Gündüzleri bahçeyi kim sulayacak kavgası..
Maşallah 3 kişi aynı anda sulasa birbirini görmüyor çünkü..
Dayım peyzajına bir araba parası vermiş, ama sulama sistemine yetmemiş sanırım :)
Nasılsa ev çoluk çocuk dolu.. Biri sular dedi herhalde..
Sonu hep aynı..
Su savaşı ile bitiyor..
Yengem bağırıyor..
Islak ıslak dolanmayın ortada..
Bir de havuz sorunumuz var..
Ailenin çoğu muhafazakar ve hepsi bu siteden ev almış..
Orada evin olmazsa olmaz çünkü..
Teyzem her seferinde yalvarıyor..
Allah aşkına siz girmeyin havuza..Ben sizi Holiday Inn 'in havuzuna yollayacağım diye :)
Aaa ne münasebet bize ne deyip, tüm aileye karşı havuz başındaki yerimizi alıyoruz :)

O dönem Tarkan'ın Kuzu Kuzu albümü patlamış..
Tv'de reklamlar dönüyor..
Şu gün saat 14:00 de ekranlarda..
Resmen saat kurduk bekliyoruz..
O zamanlar böyle teknoloji mi var?
Klip büyük olay..
Ve o saat geliyor..
Kekman, kankası ve ben Tv karşısına diziliyoruz..
Tam klip başlıyor..
İşte buuu diyoruz..
Hooop benim canım yengem elinde süpürge, tv ile aramıza dalıyor..
Üçümüz birbirimize bakıyoruz ve diyoruz ki..
Aradan 10 senede geçse bu şarkıyı hep böyle hatırlayacağız biliyorsunuz değil mi?..
Ve sonrasında da birçok mekanda bu şarkı çaldığında birbirimize bakıp kahkaha atmamızın sebebi budur :)
Değil 10, 15 sene geçmiş..
Ve hala ne zaman duysam o anı hatırlar gülerim..
Sen günlerce bekle.. yengen gelsin sabote etsin..
Canım yengem..
Pek severim..
Az kahrımızı çekmedin..
Sana feda olsun Kuzu Kuzu :)


Yeşilçam Sokak..Mabed..

Beyoğlu'ndaki değil..
Mecidiyeköy-Fulya arasında kalan yerdeki..
2006-2007 döneminde oturduğum ve eski dostlarımla bir araya geldiğimizde sık sık andığımız muhteşem eğlenceli evimin olduğu sokak..
Bu blogda yazılacak çoğu hikayenin geçeceği ev..
Ondan yazılarda Mabed olarak bahsedeceğim..
Benim bu hayattaki ilk kendi evim..
İlk ve son olmak üzere bir de ev arkadaşım var..
Dillere destan..
Şu aşamada hakkında söyleyeceğim tek şey; çok konuşuyor olması..
Kıza naber? de.. Sana hayat hikayesini anlatsın.. Dakikada 100 cümle falan kurabiliyor.
Kalabalık bir arkadaş grubum var..
Yarısı benim çalıştığım şirketten olmak üzere, kalan yarısı kankalarım ve kuzenlerim..
Bir kankam zaten karşı sokakta oturuyor..
Her akşam o dönem sevgilisi, şu anda eşi olan yaşam koçum ile (bana fena fal bakar söylemesi ayıp, ondan yaşam koçum diyorum) zaten bendeler..
Bakkala çıksalar bana uğruyorlar..
Ev hiç boş kalmıyor..
Cidden boş kalmıyor yani..
Cuma akşam bavulunu kapıp gelen benim eve yerleşiyor..
Pazartesi sabaha kadar hiç kimse de evine gitmeye niyetlenmiyor..
Hayır ev 2 oda 1 salon..
Biz evde kalıyoruz 15 kişi..
İlk kim uyursa yer buluyor durumu..
Konumu çok stratejik..
Tüm mekanlara taksi ile gitmek, arabayı valeye bırakmaktan daha ucuz..
Hele bir de erkenden toplandığımız ve evden çıkana kadar içkinin su gibi aktığını da düşünürsek, ne ehliyet kaptırma derdin kalıyor.. Ne de mekanda fazla içmek zorundasın :)
Zaten kapıdan eller havaya modunda giriyoruz.
O dönem Reina bizim için çok revaçta..
Saat 12 de pijamalarla otururken biri diyor ki.. Haydi Reina'ya..
Herkes dünden hazır..
Mutfağa gidip küllüğü dökmeyen tipler, 10 dk.da hazırlanmış kapıda :)
Bir dönem benim kuzen Kekman Ağrı'da askerde.. O dönemde de Ağrı Dağın eteğinde şarkısı pek meşhur..
Reina'da geç saatte mutlaka çalıyor..
Kekman'ı arıyoruz.. Açmazsa sesli mesaj bırakıyoruz :)
Sen askerdesin ama.. bak biz eğlenirken de seni düşünüyoruz diye..
Çok düşünceliyiz! :)
Meşhur bir fındık oyunumuz var.. Kaybedene gece yarısı sokak ortasında şarkı söyletmek en basit ceza denilecek şekilde, dehşet cezalar veriyoruz.
Bir elinde şarap kadehi, bir elinde bez.. Üzerinde pembe bir bornoz.. Arabanın camlarını sildiriyoruz mesela..
Yoldan geçenler kamera şakası mı bu acaba diye şok olmuş şekilde bakarken, evdeki cama oluşturulan tribün tezahürat yapıyor.. "Düzgün sillll..arka camı da..." şeklinde..
Cezalının yanında da mutlaka bir kameran var..
Çünkü bunu defalarca izleyip gülmemiz şart..
Tüm komşular emin..
Bu evdekiler çılgın.. Ama deli eğleniyorlar..
Evden atılan içki poşetlerinin haddi hesabı yok..
O ev aynı şekilde devam etseydi.. İçimizde siroz olanlar olurdu kesin..
Ömrümün en eğlenceli yıllarının geçtiği ev..
Sonra ne mi oldu?
Olaylı bir taşınma sonrası,(olaylı derken o da ayrı bir eğlence, daha sonra anlatacağım) bir daha o evdeki tadı asla yakalayamadık..Ha yine çok eğlendik.. Ama o ev bir başkaydı.
Ekipten kimileri evlendi, kimileri iş hayatına daldı..
Kimileri başka denizlere yelken açtı..
Çekirdek kadro hala görüşürüz..
Ve her görüştüğümüzde de Yeşilçam Sokak'ı mutlaka anarız..

İyi ki yaşamışım o yılları..
Ve yazdıkça, özlenecek güzel anılar biriktirdiğim için şükrediyorum..







4 Eylül 2016 Pazar

Sağlam kafa,sağlam vücutta bulunur..

Sloganı ile geçen sene bende bir spor salonuna yazılmaya karar verdim.
Öyle deli gibi spor yapacağımdan değil..
Zaman geçsin.. Yazın havuz başında kitap okurum falan diye..
En azından haftada 2-3 gün hareket edebilmek için..
Yoksa mutfağa su almaya giderken bile 2 kere düşünürüm.
O suyu içmek çok mu önemli diye..
Gidince de şişeyi alır dönerim salona..
Bir daha yerimden kalkmamak için :)
Çay demleyip termosla salona almışlığım da çoktur bu sebepten..
Neyse..
Evimin bulunduğu semtte İstanbul'un birkaç ünlü spor salonu mevcut..
Hepsini tapusunu alacakmışım edasıyla gezdim önce..
İlk 2 si tamamen ben oraya gidiyorum demek için gidilen clubler..
Belirli zamanlarda partileri vs. oluyor.. Gidenler bilir..
Sanırsınız parti Reina'da..
Tam bir piyasa..
Spor salonuna giriyorsunuz..
Hatunlar utanmasa taytına uyan topuklusunu giyip gelecek..
Direkt dışarıda kimseyi bulamadım.. burada bulur muyum konsepti..
Hatta biri, "Biz herkesi üye almıyoruz zaten" deyip günlerce "ne zaman üye olacaksınız?" diye yakamı bırakmadı..
Allah'tan almıyorsunuz.. Bir de alsalar! Beni oraya kilitleyeceklerdi sanırım..
Sonra içlerinde ortalamada olanı seçip üye oldum.
1 senede ne yaptın derseniz..
Haftada 2-3 gün gittim.
Genelde kuaförünü ve restaurantını yoğun kullanmakla beraber, arada salonu da kullandığım oldu :)
Çok iyi tost yapıyorlar..
Tostun kalorisi kadar yürüyüp, hemen cafeye koşuyorum.
"Bana bir tost.. Yanında patates kızartması, mayonezde olsun lütfen" diyorum..
Millet protein bar yerken, ben karşılarında mayoneze bana bana patates kızartması yiyorum :)
Minyon bir tip olduğum için şanslı kesimdenim..Bu avantajı kullanıyorum..
Spor demişken..
Benim hayatımı kurtaran Callanetics diye pilates yoga karışımı 50 dakikalık bir program var..
Salona gitmeniz şart değil.. Videolarını netten bulup evde de yapabilirsiniz..
İnanılmaz bir program..
Öncesi ve sonrasını fotoğraf ile karşılaştırırsanız anlarsınız..
Neyse ben spora gidiyorum..
Biraz kalori harcayıp tost yiyeceğim.
Adamlar iyi yapıyor tostu ya :)
Hadi kaçtım.



3 Eylül 2016 Cumartesi

Kim bu tabir-i caizse?

Yakın çevremde cümle içinde bile kullanılsa tabir-i caizse denince akla gelen kişi benim..
Yaklaşık 12-13 senedir tüm üye olduğum yerlerde aynı nickname i kullanmamdan sebep sanırım..
Zamanında Fenerbahçe'den geçerken arabanın arkasından tabiricaizseeeee diye bağıran tiplerde gördü bu gözler, yüzüme tabir-i caizse'yi tanıyorum ya ben diye iddaa eden tipler de :)

Peki kim bu tabir-i caizse?

İzmir'de bir Nisan günü 6,5 aylık iken "Yeter artık ben sıkıldım, doğuyorum" diye erkenden dünyaya gelen, bu yüzden hayatı boyunca her şeye koşar adım acele eden, annesinin bile başta "Benim çocuğum bu kadar çirkin olamaz ya" diye isyan ettiği, ki bunun sebebi ablamın çok güzel bir bebek olmasıdır! :) Allah'tan sonradan eline yüzüne bakılır bir insana dönüşebilen, çok seven ama belli etmeyen, sevdiklerine ve dostlarına çok bağlı, bakkala ekmek almaya gitmeye üşenen, ama kalk tatile gidiyoruz dediğinde 10 dk.da bavulunu toplayıp yola çıkabilen, bir zamanlar günde 2 saat uyku ile yaşayabilen, ancak yaş ilerledikçe daha evcimenleşen, 6 hissi nokta atışı yapabilecek derecede iyi, ettiği ahlar hep tutmuş,hiç şaşmamış olan :) çoğu zaman efsunlu olduğuna inanan, savaşın ortasına düşüp tek çizik almadan kurtulan, dünyadaki sınırlı sayıdaki şanslı insandan biri..

Tanıştığımıza memnun oldum diye yalan söylemeyeceğim. Ben herkesle tanışmaktan memnun olmam :) Dobralığım patavatsızlık derecesinde nitelendirilse de, sevmedim seni kalk masadan demişliğim yada karşımdakini benimle tanıştığına pişman etmişliğim çoktur.Normalde çok sakin ve soğuk gibi görünsem de ortalığı savaş alanına çevirmem sadece 2 dakikamı alabileceği gibi, yakın çevremin kambersiz düğün olmaz sözündeki kamber yerine koydukları isim benim :) Bir organizasyon varsa mutlaka benden çıkar.. Tatil, eğlence, doğum günü, düğün, nişan vs. hepsinde ilk sırada mutlaka benim ismim vardır. Eğlenmeyi çok severim. Hayat bu.. ağladığımız kadar eğlensek hepimiz çok daha mutlu insanlar olurduk..

Özetle böyle..
Yazdıkça sizde anlayacaksınız karşınızdaki tabir-i caizse karakterini..
Bu yazıyı da yaşam felsefemle bitireyim o halde..
tabir-i caizse der ki..
"Hayat kısa, yollar uzun!"