Kanka etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Kanka etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

23 Kasım 2016 Çarşamba

Beni Bayıltın Yaaaa!

Üniversite yıllarında yazın İzmir'e gittiğimde Su'yun evinde çok zaman geçirirdik..
Şimdi düşünüyorum da ne işimiz varmış İzmir'de bas git yazlığa..
O zamanlarda bir garipmişiz demek ki :)

Bir gün Su, ben ve birkaç arkadaşımız otururken konu erkeklerin askerlik hikayelerine geldi..
Askerlik hikayesi derken zaten bir tanesi askerlik yapmış..
O anlatıyor bizde mecburen dinliyoruz..
Bir de komando olarak yapmış ki..
Hikayeleri bitmiyor..
Bir ara o kadar sıkıldım ki "Beni bayıltınnnn yaaa" diye ayağa kalktım..
Demez mi biz askerde onu da öğrendik diye :)
"O zaman bayılt beni daha fazla dayanamayacağım bu hikayelere" diye dalga geçerken iş ciddiye bindi..
Cidden hayatımda hiç bayılmadığım için nasıl olduğunu da merak ediyorum..
Uzmanımız hemen başladı uygulamalı anlatmaya..
Beni bayıltacak ya..
Şunu yap bunu yap diyor..
Ben yapıyorum ama arada da kahkahalarla gülüyorum..
Tabi ki sonuç başarısız oldu..
Bir ara mutfağa gittim.
Eşek şakalarına bayılırım..
Hemen Su'ya seslendim.. Planı uygulamaya koydum..
"Ben şimdi onun yaptıklarının aynısını sana yapacağım ve sen bayılacaksın. Ayılma da hemen korksunlar" dedim..
Salona geçtik..
"Sen beni bayıltamadın ama ben Su'yu bayıltacağım, görürsün" diye ayağa kalktım..
Su'yu da ayağa kaldırdım..
Boş bir alana çektim..
Bayılacak ya sözde etrafa çarpmasın..
Su ne desem yapıyor..
Son aşamada Su'yun şah damarına dokunduğumda bayılması gerekiyor..
Ve o aşamaya geldik :)
Kendimden gayet emin Su'yun şah damarına bastırdım.
Yavaş yavaş kollarımın arasına düşecek gibi oldu, ki o anda vay beee hatuna bak iyi oyuncuymuş diye düşünürken,
Su bir anda yığıldı ve gümmmm diye bir sesle kafayı parkeye vurdu :)))
O sesi duyana kadar ben oyun zannediyordum..
Gözleri açılıp kapanmaya başladı..
Bir taraftan gülme krizine girdim..
Bir taraftan da "ama gerçekten bayılmayacaktı ki" diye söyleniyorum..
Bi ara ambulans mı çağırsak diye düşündük..
Durduk yere kanka katili edecek beni şapsik.. Ben babasına ne hesap vereceğim diye de düşünüyorum tabi ben :))
Su'yu ayıltmamız yaklaşık 10 dakikamızı aldı..
Herkes bize çok sinirlendi..
Böyle şaka mı olur diye..
Evden giderken de tembihleyen tembihleyene.. Sakın birbirinizi bayıltmayın diye :)

Sonra ertesi gün İlahi adalet işledi..
Ben hiç bayılmadım diye sayıklıyordum ya..
Su'yun evinden dönerken otobüste bayılmışım :)
Şükürler olsun..the bucket list -1 daha ;)

28 Eylül 2016 Çarşamba

Seçilmiş Kız Kardeşler - TOPRAK

Sene 2000..
Üniversitenin ilk günü..

Toprak..
Hemen arkam sıramda oturuyor..
O gün derste başladığımız muhabbet taa bugünlere kadar geliyor..
Onun da ailesi şehir dışında..
Tek çocuk..
İkimizde aynı tipiz..
Süslü kategorisinden..
Her gün mutlaka kuaföre gidiliyor..
Saçlara fön çektiriliyor..
Okula öyle geliniyor..
Deli gibi alışverişler yapılıyor..
AVMler talan ediliyor..
Hiç unutmam bir gün ikimizde de para yok..
Neden yok onu bilmiyorum ama..Şu an bile şaşırdım,niye yoktu ki :))
Sınıfta iyi geçindiğimiz, derslerde geyik yaptığımız için genelde birlikte dersten atıldığımız bir arkadaşımız var..
Gittim ona "Bize 20 TL lazım..Borç versene" dedim..
"Ne yapacaksınız kızım 20 yi 10 TL vereyim" dedi..
"Olmaz zaten 10 TL ikimizin fön parası, önce kuaföre gideceğiz!" dedim :))
Çocuk gitti bizim için birinden 10 TL de borç aldı :))
Ertesi sabah ödedik tabi :)))

Üniversite döneminde Mecidiyeköy'de oturduğu evi, mezun olunca benim Yeşilçam Sokaktaki Mabed'in o tarafa taşıyınca bir de komşu oluyoruz..
Sürekli bir aradayız..
O dönemki sevgilisi,şu anki eşi ile bakkala ekmek almaya çıksalar bana geliyorlar..
Ekmek de yalan oluyor bakkal da..
Hemen sofra kuruluyor :))
16 sene boyunca birlikte yapılan tatiller, organizasyonlar,olaylar olaylar..
Hepsinde var..
Kadim dost.
Sırdaş..

Toprak..
Toprak gibi sağlam..
Her daim tepki vermez.. Ama verirse deprem oluyor sanabilirsiniz..
Bir anda yerle bir edebilir her şeyi..
Saatlerce aralıksız gülme krizlerine girdiğim ender insanlardan..
Üniversite döneminde çok yüksek sesle güldüğü için sayesinde herkes tarafından tanınıyorduk..
Ama öyle bir gülme ki, kampüsün diğer ucundan duyulur sesi..
O yüzden biriyle dalga geçtiğimde Toprak sayesinde deşifre olmamak elde değildi..
Farkettiği anda gülmekten katılıyordu..
Bende yanlış anladın sana gülmüyor diye durumu toplamaya çalışmadım zaten hiç :)
Okulda çoğu kişinin kabusu haline gelmiştik bir dönem..
Hatta  çocuğun birinin, bir sabah kantinde "Sizden nefret ediyorum" diye elindekileri çöpe atıp gitmesini hala unutmayız :)
Ben okulu yarım dönem uzattığım halde, Toprak kankalığa yakışmayacak bir hareketle okulu bölüm 2.si olarak bitirdi.
Bunu yazacağım evet..
Aslında hakkı 1.likti ama torpille dekanın kızının notlarını değiştirip onu 1. yaptılar..
Ben sinirimden çıldırırken,Toprak boşver ya 1. olsam ne olacak edasında oldu hep..

Toprak genel olarak sessiz görünür..
Ama inanılmaz eğlencelidir.
Vefalıdır..
Zor günde gel demeden çıkıp gelenlerdendir..
O da çok inatçıdır..
16 senedir başladığı hiçbir şeyi yarım bıraktığını görmedim..
Özellikle konu diyet, yeme-içme vs. ise..
Hatunda tam bir asker disiplini var..
Benim gibi soğukkanlı ve rahat insanın böyle bir kankası olması ilginçtir..
O da benim tam tersimdir..
Acelecidir.. Paniktir..Planlıdır..
Önemli bir iş için 1 saatlik yol gidilecekse o 3 saat önceden yola çıkar..
5 saat önceden de herkesi ayağa kaldırmış olur zaten..
İyi bir dinleyicidir..
Saatlerce anlat o dinlesin..
Genelde içtiğimiz gecelerin sonu hep aynı konuya bağlansa da çok eğleniriz..
Hem de çok..

Üniversitede sürekli takıldığımız bir köy kahvemiz vardı.
Bildiğiniz kahve ama..
Amcaların gittiği..
Biz 3 kız gider sobanın yanındaki masaya kurulur.. Çaylarımızı söyler, kağıt oynardık..
İmzalarımızı başkaları atıyor tabi ki..
Bir gün inşaat dersi var..
Biz yine kahvedeyiz..
İmzamızı atacak arkadaş aradı..
"Hoca sizi çağırıyor.."
Yakalanmış şapşal :)
İnşaat kürsüsüne giderken kantinin olduğu binadan geçiyorsun..
Kantine daldık..
Elinde proje olan diğer sınıflardan projeleri kaptık önce..
Hesap verirken, bari elimizde bir proje olsun diye..
Derse geç kaldık ayağı yapacağız çünkü..
Bu arada yakalandığımız hoca dekan yardımcısı :)
Bize odasında sağlam bir nutuk çekti önce..
Türkçesi; ağzımıza etti :)))
Derse girin şimdi dedi..
Gittik yerimize oturduk..
Çizime başlayacağız..
Hoca dedi ki "Birbirine paralel 2 tane bilmem kaç cm.lik çizgi çizin"
İyi de bizim T cetvelimiz yok.. 2 tane düz cetvel bulduk kantinden geçerken :) sadece onlar var.
Cetvelleri kağıdın üzerinde birleştirip,Toprak'a dedim ki..
"Bak şimdi,cetvelleri aynı anda aynı hızla birbirinden uzaklaştırmaya başlıyoruz. Ben dur diyene kadar :))"
Tam her şey yolunda gidiyordu ki..
Meğer hoca bizi izliyormuş :))
Çattt elini koydu projenin üstüne..
"Siz ne yaptığınızı sanıyorsunuz?" dedi..
"Paralel çiziyoruz hocam.." dedim ve aynı anda koptuk..
Hocanın "Çıkın dışarııııııı" diye bağırışı hala kulağımda :)
Dersten atıldık.
O dersten kalmadık tabi ki..
Ama hala anlayamıyorum..
4 sene 7/24 beraber takılıp ben nasıl okulu uzattım, Toprak nasıl derece yaptı? :)))
Benden zeki galiba :)
Unutmadan ileride inşaat işine girersek bizden ev almayın.
Allah muhafaza yine T cetvelimiz falan olmadan çizmiş olabiliriz projeyi :))

Toprak,benim seçilmiş bir diğer kız kardeşim.
Kredisi sonsuz olanlara 1 ekleyin. En toprak gibi sağlam olanından ;)






Seçilmiş Kız Kardeşler - ATEŞ

2004 Senesi Eylül..
Okulu yarım dönem uzattığım için,  Temmuz'da sanki o kepi mezun olmuşçasına havaya atan ben değilmişim gibi yine okul yollarına düştüm..
Hiç yabancılık çekmiyorum çünkü genelde herkes okulu uzattığı için ya benimle aynı dönem yada daha alt dönemlerde :)
Kantin sezonunu birkaç eksikle yine aynı kadro devam ettiriyoruz.

ATEŞ..
Benim alt dönemimden ama ben uzattığım ve ortak arkadaşlarımız olduğu için aynı ekipteyiz..
İkimizde başta soğuğuz..
Her zamanki tabir-i caizse mesafesi bir süre korunuyor..
Taaa ki Ateş'in doğum gününe kadar..
Doğum günü sonrası tüm kızlar beraber bir arkadaşımızın evine kalmaya gidiyoruz..
Gece muhabbet arasında benden saklanan bir sırrı biri ağzından kaçırıyor..
Herkes durumu toparlamaya çalışırken, "Sakin olun.. benim o çocukla bir alakam yok ve benden laf çıkmaz" diyorum..
Ortam yumuşuyor bir anda..

Ben Avrupa yakasında oturuyorum, Ateş Anadolu yakasında..
O okula arabası ile geliyor..
Her sabah beni ortak bir noktadan alıyor..
Okul dönüşünde de yine cümbür cemaat dönüyoruz derken, bir süre sonra ben sürekli Ateş'te, Ateş sürekli bende kalmaya başlıyor..
İlk dönem bitip ben mezun olunca da aynı düzen yaşamaya devam ediyoruz..
Tek fark ben okul yerine işe gidip geliyorum..
Hatta bazı sabahlar Ateş beni Erenköy'den Güneşli'ye bırakıyor :)
Bir dönem "The Bucket List" yazısında bahsettiğim gibi ben Ateş'in evine çöküyorum :)
Evet Ateş'e günlük hayatımda Kestane Kabuğum dediğim doğrudur..

Ateş ile efsane günlerimiz geçti..
Eve de yakın olduğundan genelde Bağdat Caddesi'ndeydik..
O dönem otomobil forumlarına üyeyiz..
Buluşmalar, organizasyonlar..Polis çevirmeleri..Araba yarışları..
Entrikalar, olaylar olaylar şeklinde yaşıyoruz..
Geniş bir çevremiz var..Sürekli aynı mekanlara gittiğimizden,kalabalıkta olsa yer bulamama sorunumuz yok..
En az 3 masa tanıdık çünkü..Koloni halinde gezdiğimiz yıllar..

Ateş.. Cidden bir ateş..
Özü sözü bir..
Vefalı..
Gözünüz kapalı herşeyi emanet edebileceğiniz cinsten..
Ateş gibi olsa da merhametli..
Güldüğünde gözlerinin içi de güler..
Tam bir Karadeniz kızı..
İnadı inat..
Dediğinden vazgeçmez..
Saatlerce ikna etmeye çalıştığım zamanlarda beni çıldırtan,
"Ehhh yeter be.." deyip restimi çektiğimde genelde ikna olabilen zor bir karakter..
Ama sinirli olduğunda kesinlikle kaçıp saklanmanız gereken..
Tam bir ateş..
Yakmadan siniri geçmez..
O derece :)
Birbirimizi bakışımızdan anlayabildiğimiz insanlardan..
Birbirimizi çoook iyi tanıyabildiğimiz insanlardan..
Hatta bununla ilgili komik bir anımız vardır..
4 kişilik bir tabu grubunda bizi eş yaptılar..
5 dakika içinde karşı taraf mat..
Tek kelime söylüyorsun, karşı taraf doğru cevabı veriyor..
O derece iyi tanıyoruz birbirimizi..

2009 senesinde anlamsız bir konu yüzünden aramız açıldı.
Yaklaşık 2-3 ay birbirimizi görmedik..
Ben o dönem Bakırköy'de oturuyorum.
Şimdi ayrıntısına girmeyeceğim bir olay oldu..
Sıcak bir yaz günü..
Kekman' la Anadolu yakasına geldik..
Olayla ilgili işlerimizi halletikten sonra, ben arabada ağlama krizine girdim..
Eve gitmeyelim..Gel seni Cadde'ye götüreyim dedi..
Kalamış'taki Kahve'ye oturduk..
Kekman bir ara ben geliyorum deyip 5 dakika yok oldu..
Ben aralıksız ağlıyorum..
Hayatımın en sıkıntılı dönemini yaşıyorum çünkü..
Etraftaki insanlarda kekmanı sevgilim ve bizi de ayrılıyor sanıyorlar sanırım :)
Herkes bana bakıyor..
Ben ağlıyorum, Kekman birşeyler söylüyor, dinlemiyorum..
Aradan yarım saat falan geçti..
Kapıda kırmızı bir araba durdu..
Ağlamaktan şişmiş gözlerimle Ateş'in arabasına benziyor bu diye aklımdan geçirirken,
O arabadan indi..
Seri adımlarla yanıma geldi ve "Sakin ol..Ben geldim.." deyip sarıldı...
Ateş'e sarılıp, daha da hıçkırıklara boğularak ağlamaya devam ettim..
Kekman kaybolduğu o 5 dakikada Ateş'i aramış..
"tabir-i caizse kötü, Kalamış Kahve'deyiz" demiş sadece.
Zor zamanda bir dostun omzundan daha kıymetli ne var ki şu hayatta?
Şu paragrafı yazarken bile o anı yaşadım tekrar..

Ateş,benim seçilmiş bir diğer kız kardeşim.
Kredisi sonsuz olanlara 1 ekleyin.. En ateşlisinden ;)

Si do ma iri arte Kestane Kabuğu! (Ateş)  :)










Seçilmiş Kız Kardeşler - HAVA

Onunla 2008 senesinde İstanbul'da tanıştık..
Kendine has bir havası var..
Boy pos.. Kalabalıkta görsen, o kafan bir kere daha döner bakar..
İzmirli çekiciliğini üzerinde taşıyanlardan..
"Merhaba ben Hava" diye elini uzattığı anda bir an düşünürsün yani..
Ben kimdim acaba diye :)
Ya da kim olmalıyım ki falan dersin :)

İzmirli İzmirli'yi dakkada bulur yakınlaşması ile hangi ara dost olduk bizde anlayamadık :)
O dönem ben Bakırköy'deki evimdeyim.
Doğan Holding'te çalıştığım zamanlar..
Hava'da benimle aynı yakada oturuyor..
İşyerlerimiz de aynı yerde..
Dolayısı ile hayatımız bir anda 3 gün sende kalalım 4 gün bende moduna döndü..
Onun 1+1 bir evi var..
Gördüğüm en büyük 1+1 lerden..
En az 300 m2 falan..
18. kat..
2 tane kocaman terası ile bulunduğu bölgeye hakim..
Otur terasa, al bir dürbün, kim nereye gidiyor izle :)
Özel bir işimiz yoksa 7/24 bir aradayız..
Tatiller, organizasyonlar vs. vs..
Birebir kafamız aynı çalışıyor..
Kalabalık bir ortamda üzerine konuşulacak bir konu varsa, birimizin konuşması yeterli..
Yada bu whatsapp grubunda bir yazışma ise aynı anda aynı cümleyi milyon kez yazıp, tamam ya birimiz konussun diye gülmekten katıldığımız çok olmuştur..
Bir arada olduğumuz zamanlarda mutlaka kahve ile başlayan koyu sohbetimiz, saat ilerledikçe bira,rose,rakı,votka,tekila.. diye uzar gider :)
Bakışımızdan anlarız ne yapacağımızı..
Kimse anlamadan "No,no,no" diye birbirimizi uyardığımız çoktur..
Hoş Hava hiç dinlemez..
"Hı Hı" der bildiğini yapar..
S.O.S durumlarında ilk başvurulacak kişi..
Her tiplemeye bir örneklemesi var..
Avutmak pek onun tarzı değil..
Gerçeği çat diye ortaya bırakır..
Kabullen kabullenebilirsen..
Bazen "offfff..duymak istediklerim bunlar değil" dedirtir.
"Dur ben sana duymak istediklerini söyleyeyim" der, söyler.
"Bak aynen böyle yalan söylenir" der, konuyu kapatır :))

Son birkaç senedir o da memlekete geri dönen tayfa içinde..
Ve biz yine eski gibi hep bir aradayız..
Çünkü ben baya sık gidip geliyorum İzmir'e..
İzmir'de olduğum zamanlarda da Hava, Su ve ben toplanıyoruz :)
Gülmekten ağladığımız zamanlar olmakla beraber, henüz cidden bir aradayken gerçekten ağlamaya fırsat bulamadık :)
İkimizi bir arada görüp tahammül edebilen az insan vardır.
Birimizin pasını, diğeri mutlaka gole çevirir..
Sevmediğiniz insanlara işkence edilecekse bizi çağırın..
Fena iyi bir ikiliyiz bu konuda..

Hava ile İstanbul'da çok güzel zamanlar geçirdik..
Haftada 1 gün fix rakı balık günümüzdü mesela..
Yeşilköy' de bir balıkçımız vardı..
Üst kattaki masamıza kurulur içerdik..
Sahibi sigara içmemize de izin veriyordu..
Oh.. daha ne isteriz..
Muhabbet zaten hep koyu..

Bir akşam beni Bakırköy'den aldı..
Yeşilköy'e gideceğiz..
O ara ne olduysa yolu karıştırdık..
Muhtemelen muhabbete dalmıştık yine..
Bir sokağa girdik..
Yolun ortasında bir martı..
Yaralı.. Uçamıyor.. Yürümüyor da..
Öylece biz arabanın içinde, o yolun ortasında birbirimize bakıyoruz..
Hava indi arabadan "Hadi, hadi.." diye diye martıyı kaldırımın kenarına kadar ittirdi..
Bindi arabaya..
Sokağın sonuna geldik..
Sokağı T şeklinde kesen bir yol var..
"Sağa dön" dedim.
10 metre gitmeden farkettik ki Yeşilköy'ün girişindeki en yoğun ana yola tersten girmişiz :))
Arabalar son hız vızır vızır üstümüze geliyor..
Tam geri vitese taktı ki..
Mavi ışıkları ve siren sesi ile polis arabası dibimizde bitti..
Hah dedik.. Gitti bizim rakı-balık parası :)
Polis arabadan indi..Bizim arabaya yaklaştı..
Hava camı açtı..
Polis bir Hava'ya baktı bir bana..
"Hayırdır kızlar ecelinize mi susadınız?" dedi.
Hava hemen başladı o konuşmaya..
"Memur Bey vallahi yolda martı vardı.. Ben indim onu kaldırıma ittim. Sonra yolu karıştırdım....vs vs."
Polis güldü.
"Martıyı boşverin kızlar, size birşey olmasın.. Hadi dönün geri.." dedi ve gülerek ekip aracına doğru gitti..
Biz şok :)))
Hey gidi yurdum polisi! :)
Ama vallahi martı vardı..
Hava'dandır o Hava'dan..

Hava, benim seçilmiş bir diğer kız kardeşim.
Kredisi sonsuz olanlara 1 ekleyin..En havalısından.. ;)






Seçilmiş Kız Kardeşler - SU

Hayatınızda hepinizin aynı anneden babadan olmayan ama kardeşiniz olan seçilmiş insanlar vardır mutlaka..Benim en büyük şansım dostlarım..

Hayatımdaki 4 önemli dostumu bu blogta Su,Toprak,Hava,Ateş olarak isimlendireceğim..

SU..
8-9 yaşında falanım..
Çeşme'deki yazlıkta benim 2. senemdi..
Komşularımızın misafirleri varmış..
Bizim sitedeki evlerine yeni taşınmışlar..
2 tane kızları varmış..
Akşam onlarda bizimle dışarı çıkacaklarmış..
Küçük kız benim yaşlarımdaymış..falan filan..
Akşam 8-10 kişilik çocuk ordusu buluştu..
Bahsedilen kız da orada..
Kumral,küt saçlı..
Ya bunun neresi benimle yaşıt?
Kızın omzuna anca geliyorum..
Bütün gece birbirimizi kesiyoruz mesafeli mesafeli..
Ama arkadaş olunacak dendi ya..
Olunacak..
Emir büyük yerden..
O da sonradan anlatıyor..
"Seni ilk gördüğümde bu kız kesin benden büyük demiştim..Öyle bilmiş bilmiş konuşuyordun ki..Büyümüşte küçülmüş gibi.."
Tek hatırladığım ikimizinde ilk gün birbirimizi pek sevmediği..
Ve evet ben büyüğüm yaklaşık 3 ay kadar :))
O akşamdan sonra hiç ayrılmadık..
Yazlık arkadaşı olmadık hiçbir zaman..
Bağımız hiç kopmadı..
Farklı şehirlerde yaşamamıza rağmen kışın bile buluştuğumuz oldu çocuk yaşlarda..
Hiç aynı şehirde yaşayamadık..
Bazen düşününce çevremizin sağlığı için iyi oldu desem de gayet güzel olabilirdi..
Bizde bu açığı her fırsat bulduğumuz tatilde kapatmaya çalıştık..
Ben üniversite için İstanbul'a geldiğimde,O İzmir'e geldi..
Çocukluktan beri bütün tatillerimizi beraber yaptığımız gibi,kendi başımıza tatile gidebildiğimiz yaşlarımız geldiğinde de farklı tatil yörelerine kaçtık beraber..
O benim çocukluğum,ergenliğim,gençliğim..
Hayatımın ailemden sonra en yakın tanığı..
Evimizin kızı..
Birlikte yaşadığımız binlerce güzel anımız var..
Bir ömür var..
Gözyaşlarımın şahidi, uzakta da olsa omzunda ağlayabildiğim ender insanlardan..
Kredisi sonsuz olan...

Hayatımız boyunca sadece çocukken 1 gün küstük..Bir de bu sene beni 1 gün çok sinirlendirdi :) Bir Pazar günü whatsappta konuşurken ben onu, o beni çıldırttı.Sonra ertesi sabah mesaj atmış.."Sen inatsındır şimdi,ben yazmadan konuşmazsın nalet insan" diye :)))

Anlatacağım çocukluktaki küsmemiz..
13-14 yaşlarında falanız..
Birgün bir arkadaşımızın kuzeni bizim siteye tatile geldi..
Aynı anda da Su'nun yan evine yeni sahipleri taşındı..
Bizim yaşlarda bir kızları var..
Tabi siteye her yeni taşınanın yaptığı gibi evin çocuğu hemen yan komşunun çocuğunun başına atılıyor.
Su akşam kızı da aldı geldi.
Hiç hoşlanmadım :)
Onun da arkadaşımızın kuzeninden hoşlanmadığı gibi :)
Ertesi gün bakkala gitmek için parkın oradan geçerken bir de ne göreyim?!
Benim kankam Su, komşu kızı ile beraber bankta oturmuş muhabbet ediyor..
Göz göze geldik ve kafamı çevirip yoluma devam ettim.Seslendi.
Dönüp bakmadım..
Ne bakacağım..Pis hain..Kızı bulunca beni  sattın demek!
İntikam soğuk yenen yemektir.
Site baya büyük..Bizim ev sitenin girişinde, Su'ların evi sona doğru..Dolayısı ile her akşam Su önce bize geliyor,beni alıyor,öyle çıkıyoruz.
O akşam Su gelmeden çıktım.
Anneme de Su geldiğinde, ona misafir kuzenin yanına gittiğimi söylemesini istedim.Isterse yanımıza gelebilir dedim.
Su o gece yanımıza gelmedi.
Ertesi sabah uyandım.
Yine gelmedi.
Evdekiler Su'yu soruyor..
Ay ne bileyim ben?Bekçisi miyim?
Yan komşuyla geziyordur belki?!
Ben zaten hayatta aramam..
Dediği gibi naletim :)
Hem haketti..Oh iyi oldu..
Keyfi bilir..
Aramazsa aramasın..

Sahilde karşılaştık..
Kafalarımızı çevirdik..
Ertesi gün yine aynı..
Sahilden eve geldim.
Annem "Duşunu al giyin hemen,misafirliğe gidiyoruz" dedi..
Misafirlik mi? Yazlıkta? İzmir mi ayol burası?
Ayrıca annemle misafirliğe gitmeyeli çok uzun yıllar oldu...
Nereden çıktı bu şimdi?
"Nereye gidiyoruz?" dedim.
Annemin gözünden çıkan ateşi gördüm bir an :))
"Gidince görürsün!" dedi..
Evden çıktık. Annemde süslenmiş püslenmiş..
Var başıma bir çıkacak ama hadi hayırlısı..
1 saniye ya.. Gittikçe yol tanıdıklaşıyor..
Kapının önüne geldiğimizde sadece "Ben bu eve girmem!" dediğimi ve annemin hadi girme de göreyim bakışını hatırlıyorum.
Annelerimiz sarmaş dolaş..
Sanki 10 yıldır görüşmüyorlar..
Ay kızları küstü anaları mı kanka oldu yoksa?
Su ile birbirimize bakmıyoruz bile..
Öyle bir nefret dalgası..
Masada konu açıldı..
Derdiniz ne kızlar?

Anneler 2.günde bizi bir arada göremeyince hemen telefonlaşmışlar..
O zamanlar cep telefonu da yok..
Ev telefonları var..
Yani ikimizinde yazlık evinde telefon olmasaydı, o gün dostluğumuz mazi olmuştu kesin :))
Ne savunma yaptık hatırlamıyorum ama yarım saat sonra Su'nun odasından eskisi gibi kahkahalarımız yükseliyordu :)))


Misafir kuzen evine döndü..
Yan komşunun kızı bir daha bizimle takılmadı..
Ve bizim de bir daha küs kaldığımız gün olmadı..

Hayata tamamen zıt yönlerden baksak,bazen iki insan nasıl bu kadar farklı olur da kanka olabilir desek bile, O benim ilk seçilmiş kız kardeşim..
SU..

4 Eylül 2016 Pazar

Pembe Dizi X Sezon

Bu şimdi ne diyeceksiniz.
Tabi ki 2 kankam 1 benden oluşan muhteşem whatsapp grubumuzun adı..
Bu hayatta koşulsuz kankam dediğim 4 insan vardır.
Bunlardan ikisi ile ortak bir grubumuz var.
O grupta neler konuşulmuyor ki!
Herşey!
Bazen birbirimizi dinlemeden aynı anda başka konulardan konuşup orta yolu bulamıyoruz,(cidden bulamıyoruz) bazen tam ülkeyi kurtaracak konumdan akşama ne yesek derken buluyoruz kendimizi..Bazen işin suyunu çıkarıp yeter biraz dağılalım 1 saate toplanırız deyip sakinleşiyoruz..
Herkesin kilit cümlesi var..
Biri o gün onu yapmıyorsa bir şeyler ters gidiyordur..
Mesela biri; Ya gelip sihirli cümleyi söylemeli, ya da ekrandaki mesaj sayısını vermeli.. :)
Diğeri; n'apıyorsunuz bakayım yazıp bilgileri toplayıp yok olmalı :)
Ben günaydınla açar, iyi gecelerle kapar, o arada ne var ne yok, yeni haberler ne hepsini anlatırım :)
Bedava terapi..
7/24 online..
Gülmekten katıldığımız anlar çoğunlukla olmakla beraber, tersimden uyandım bugün bana dokunmayın anlarımız da vardır.
Olur olmadık anlarda yazılan tek cümleye gülmekten katıldığımız için, etrafımızdan deli muamelesi görmemek adına açıklama yapmak istediğimiz, ancak açıklayacak olursak zır deli muamelesi göreceğimizden açıklayamadığımız anlarımız çoktur.
Allah'tan zamanla çevremizdeki insanlar alıştı da yersiz güldüğümüzde sizin kızlar mı deyip konuyu geçiştiriyorlar :)
Ve hep söylerim bu grupta adın geçeceğine öl daha iyi..
Konuşmalar "O kimdi?" "iyi ya" diye başlamakla beraber, sonunda istisnasız herkesi gömüp üstüne toprağı ellerimizle atıyoruz.Bazen  üstüne iyice basıyoruz ki, toprağı otursun :)
Kimsenin sesi çıkmıyorsa herkes normal hayatındadır. Ama biri bi anda gelip "Kızlar sesiniz çıkmıyor?" yazıyorsa kesin bir şeyler vardır gündemde.. Çünkü bunu yazan ortadan kaybolduğu anda diğer ikisi ohooo destanlar yazmış olur..diğerine bir süre ulaşamazsınız..
Her akşam en az birinden 1 kadeh fotosu geldiğinden telefonda her tür kadeh fotoğrafı mevcuttur.
Özetle gerçek dostlarımız iyi ki varlar..
Bir dostla edilen muhabbetin yerini hiçbir psikolog tutamaz :)
Dost dediğin gözündeki yaş daha düşmeden onu havada yakalayıp kahkahaya dönüştürendir.
Seviyorum sizi Can Dostlar :)