Sene 2000..
Üniversitenin ilk günü..
Toprak..
Hemen arkam sıramda oturuyor..
O gün derste başladığımız muhabbet taa bugünlere kadar geliyor..
Onun da ailesi şehir dışında..
Tek çocuk..
İkimizde aynı tipiz..
Süslü kategorisinden..
Her gün mutlaka kuaföre gidiliyor..
Saçlara fön çektiriliyor..
Okula öyle geliniyor..
Deli gibi alışverişler yapılıyor..
AVMler talan ediliyor..
Hiç unutmam bir gün ikimizde de para yok..
Neden yok onu bilmiyorum ama..Şu an bile şaşırdım,niye yoktu ki :))
Sınıfta iyi geçindiğimiz, derslerde geyik yaptığımız için genelde birlikte dersten atıldığımız bir arkadaşımız var..
Gittim ona "Bize 20 TL lazım..Borç versene" dedim..
"Ne yapacaksınız kızım 20 yi 10 TL vereyim" dedi..
"Olmaz zaten 10 TL ikimizin fön parası, önce kuaföre gideceğiz!" dedim :))
Çocuk gitti bizim için birinden 10 TL de borç aldı :))
Ertesi sabah ödedik tabi :)))
Üniversite döneminde Mecidiyeköy'de oturduğu evi, mezun olunca benim Yeşilçam Sokaktaki Mabed'in o tarafa taşıyınca bir de komşu oluyoruz..
Sürekli bir aradayız..
O dönemki sevgilisi,şu anki eşi ile bakkala ekmek almaya çıksalar bana geliyorlar..
Ekmek de yalan oluyor bakkal da..
Hemen sofra kuruluyor :))
16 sene boyunca birlikte yapılan tatiller, organizasyonlar,olaylar olaylar..
Hepsinde var..
Kadim dost.
Sırdaş..
Toprak..
Toprak gibi sağlam..
Her daim tepki vermez.. Ama verirse deprem oluyor sanabilirsiniz..
Bir anda yerle bir edebilir her şeyi..
Saatlerce aralıksız gülme krizlerine girdiğim ender insanlardan..
Üniversite döneminde çok yüksek sesle güldüğü için sayesinde herkes tarafından tanınıyorduk..
Ama öyle bir gülme ki, kampüsün diğer ucundan duyulur sesi..
O yüzden biriyle dalga geçtiğimde Toprak sayesinde deşifre olmamak elde değildi..
Farkettiği anda gülmekten katılıyordu..
Bende yanlış anladın sana gülmüyor diye durumu toplamaya çalışmadım zaten hiç :)
Okulda çoğu kişinin kabusu haline gelmiştik bir dönem..
Hatta çocuğun birinin, bir sabah kantinde "Sizden nefret ediyorum" diye elindekileri çöpe atıp gitmesini hala unutmayız :)
Ben okulu yarım dönem uzattığım halde, Toprak kankalığa yakışmayacak bir hareketle okulu bölüm 2.si olarak bitirdi.
Bunu yazacağım evet..
Aslında hakkı 1.likti ama torpille dekanın kızının notlarını değiştirip onu 1. yaptılar..
Ben sinirimden çıldırırken,Toprak boşver ya 1. olsam ne olacak edasında oldu hep..
Toprak genel olarak sessiz görünür..
Ama inanılmaz eğlencelidir.
Vefalıdır..
Zor günde gel demeden çıkıp gelenlerdendir..
O da çok inatçıdır..
16 senedir başladığı hiçbir şeyi yarım bıraktığını görmedim..
Özellikle konu diyet, yeme-içme vs. ise..
Hatunda tam bir asker disiplini var..
Benim gibi soğukkanlı ve rahat insanın böyle bir kankası olması ilginçtir..
O da benim tam tersimdir..
Acelecidir.. Paniktir..Planlıdır..
Önemli bir iş için 1 saatlik yol gidilecekse o 3 saat önceden yola çıkar..
5 saat önceden de herkesi ayağa kaldırmış olur zaten..
İyi bir dinleyicidir..
Saatlerce anlat o dinlesin..
Genelde içtiğimiz gecelerin sonu hep aynı konuya bağlansa da çok eğleniriz..
Hem de çok..
Üniversitede sürekli takıldığımız bir köy kahvemiz vardı.
Bildiğiniz kahve ama..
Amcaların gittiği..
Biz 3 kız gider sobanın yanındaki masaya kurulur.. Çaylarımızı söyler, kağıt oynardık..
İmzalarımızı başkaları atıyor tabi ki..
Bir gün inşaat dersi var..
Biz yine kahvedeyiz..
İmzamızı atacak arkadaş aradı..
"Hoca sizi çağırıyor.."
Yakalanmış şapşal :)
İnşaat kürsüsüne giderken kantinin olduğu binadan geçiyorsun..
Kantine daldık..
Elinde proje olan diğer sınıflardan projeleri kaptık önce..
Hesap verirken, bari elimizde bir proje olsun diye..
Derse geç kaldık ayağı yapacağız çünkü..
Bu arada yakalandığımız hoca dekan yardımcısı :)
Bize odasında sağlam bir nutuk çekti önce..
Türkçesi; ağzımıza etti :)))
Derse girin şimdi dedi..
Gittik yerimize oturduk..
Çizime başlayacağız..
Hoca dedi ki "Birbirine paralel 2 tane bilmem kaç cm.lik çizgi çizin"
İyi de bizim T cetvelimiz yok.. 2 tane düz cetvel bulduk kantinden geçerken :) sadece onlar var.
Cetvelleri kağıdın üzerinde birleştirip,Toprak'a dedim ki..
"Bak şimdi,cetvelleri aynı anda aynı hızla birbirinden uzaklaştırmaya başlıyoruz. Ben dur diyene kadar :))"
Tam her şey yolunda gidiyordu ki..
Meğer hoca bizi izliyormuş :))
Çattt elini koydu projenin üstüne..
"Siz ne yaptığınızı sanıyorsunuz?" dedi..
"Paralel çiziyoruz hocam.." dedim ve aynı anda koptuk..
Hocanın "Çıkın dışarııııııı" diye bağırışı hala kulağımda :)
Dersten atıldık.
O dersten kalmadık tabi ki..
Ama hala anlayamıyorum..
4 sene 7/24 beraber takılıp ben nasıl okulu uzattım, Toprak nasıl derece yaptı? :)))
Benden zeki galiba :)
Unutmadan ileride inşaat işine girersek bizden ev almayın.
Allah muhafaza yine T cetvelimiz falan olmadan çizmiş olabiliriz projeyi :))
Toprak,benim seçilmiş bir diğer kız kardeşim.
Kredisi sonsuz olanlara 1 ekleyin. En toprak gibi sağlam olanından ;)
Mühendislik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Mühendislik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
28 Eylül 2016 Çarşamba
Seçilmiş Kız Kardeşler - ATEŞ
2004 Senesi Eylül..
Okulu yarım dönem uzattığım için, Temmuz'da sanki o kepi mezun olmuşçasına havaya atan ben değilmişim gibi yine okul yollarına düştüm..
Hiç yabancılık çekmiyorum çünkü genelde herkes okulu uzattığı için ya benimle aynı dönem yada daha alt dönemlerde :)
Kantin sezonunu birkaç eksikle yine aynı kadro devam ettiriyoruz.
ATEŞ..
Benim alt dönemimden ama ben uzattığım ve ortak arkadaşlarımız olduğu için aynı ekipteyiz..
İkimizde başta soğuğuz..
Her zamanki tabir-i caizse mesafesi bir süre korunuyor..
Taaa ki Ateş'in doğum gününe kadar..
Doğum günü sonrası tüm kızlar beraber bir arkadaşımızın evine kalmaya gidiyoruz..
Gece muhabbet arasında benden saklanan bir sırrı biri ağzından kaçırıyor..
Herkes durumu toparlamaya çalışırken, "Sakin olun.. benim o çocukla bir alakam yok ve benden laf çıkmaz" diyorum..
Ortam yumuşuyor bir anda..
Ben Avrupa yakasında oturuyorum, Ateş Anadolu yakasında..
O okula arabası ile geliyor..
Her sabah beni ortak bir noktadan alıyor..
Okul dönüşünde de yine cümbür cemaat dönüyoruz derken, bir süre sonra ben sürekli Ateş'te, Ateş sürekli bende kalmaya başlıyor..
İlk dönem bitip ben mezun olunca da aynı düzen yaşamaya devam ediyoruz..
Tek fark ben okul yerine işe gidip geliyorum..
Hatta bazı sabahlar Ateş beni Erenköy'den Güneşli'ye bırakıyor :)
Bir dönem "The Bucket List" yazısında bahsettiğim gibi ben Ateş'in evine çöküyorum :)
Evet Ateş'e günlük hayatımda Kestane Kabuğum dediğim doğrudur..
Ateş ile efsane günlerimiz geçti..
Eve de yakın olduğundan genelde Bağdat Caddesi'ndeydik..
O dönem otomobil forumlarına üyeyiz..
Buluşmalar, organizasyonlar..Polis çevirmeleri..Araba yarışları..
Entrikalar, olaylar olaylar şeklinde yaşıyoruz..
Geniş bir çevremiz var..Sürekli aynı mekanlara gittiğimizden,kalabalıkta olsa yer bulamama sorunumuz yok..
En az 3 masa tanıdık çünkü..Koloni halinde gezdiğimiz yıllar..
Ateş.. Cidden bir ateş..
Özü sözü bir..
Vefalı..
Gözünüz kapalı herşeyi emanet edebileceğiniz cinsten..
Ateş gibi olsa da merhametli..
Güldüğünde gözlerinin içi de güler..
Tam bir Karadeniz kızı..
İnadı inat..
Dediğinden vazgeçmez..
Saatlerce ikna etmeye çalıştığım zamanlarda beni çıldırtan,
"Ehhh yeter be.." deyip restimi çektiğimde genelde ikna olabilen zor bir karakter..
Ama sinirli olduğunda kesinlikle kaçıp saklanmanız gereken..
Tam bir ateş..
Yakmadan siniri geçmez..
O derece :)
Birbirimizi bakışımızdan anlayabildiğimiz insanlardan..
Birbirimizi çoook iyi tanıyabildiğimiz insanlardan..
Hatta bununla ilgili komik bir anımız vardır..
4 kişilik bir tabu grubunda bizi eş yaptılar..
5 dakika içinde karşı taraf mat..
Tek kelime söylüyorsun, karşı taraf doğru cevabı veriyor..
O derece iyi tanıyoruz birbirimizi..
2009 senesinde anlamsız bir konu yüzünden aramız açıldı.
Yaklaşık 2-3 ay birbirimizi görmedik..
Ben o dönem Bakırköy'de oturuyorum.
Şimdi ayrıntısına girmeyeceğim bir olay oldu..
Sıcak bir yaz günü..
Kekman' la Anadolu yakasına geldik..
Olayla ilgili işlerimizi halletikten sonra, ben arabada ağlama krizine girdim..
Eve gitmeyelim..Gel seni Cadde'ye götüreyim dedi..
Kalamış'taki Kahve'ye oturduk..
Kekman bir ara ben geliyorum deyip 5 dakika yok oldu..
Ben aralıksız ağlıyorum..
Hayatımın en sıkıntılı dönemini yaşıyorum çünkü..
Etraftaki insanlarda kekmanı sevgilim ve bizi de ayrılıyor sanıyorlar sanırım :)
Herkes bana bakıyor..
Ben ağlıyorum, Kekman birşeyler söylüyor, dinlemiyorum..
Aradan yarım saat falan geçti..
Kapıda kırmızı bir araba durdu..
Ağlamaktan şişmiş gözlerimle Ateş'in arabasına benziyor bu diye aklımdan geçirirken,
O arabadan indi..
Seri adımlarla yanıma geldi ve "Sakin ol..Ben geldim.." deyip sarıldı...
Ateş'e sarılıp, daha da hıçkırıklara boğularak ağlamaya devam ettim..
Kekman kaybolduğu o 5 dakikada Ateş'i aramış..
"tabir-i caizse kötü, Kalamış Kahve'deyiz" demiş sadece.
Zor zamanda bir dostun omzundan daha kıymetli ne var ki şu hayatta?
Şu paragrafı yazarken bile o anı yaşadım tekrar..
Ateş,benim seçilmiş bir diğer kız kardeşim.
Kredisi sonsuz olanlara 1 ekleyin.. En ateşlisinden ;)
Si do ma iri arte Kestane Kabuğu! (Ateş) :)
Okulu yarım dönem uzattığım için, Temmuz'da sanki o kepi mezun olmuşçasına havaya atan ben değilmişim gibi yine okul yollarına düştüm..
Hiç yabancılık çekmiyorum çünkü genelde herkes okulu uzattığı için ya benimle aynı dönem yada daha alt dönemlerde :)
Kantin sezonunu birkaç eksikle yine aynı kadro devam ettiriyoruz.
ATEŞ..
Benim alt dönemimden ama ben uzattığım ve ortak arkadaşlarımız olduğu için aynı ekipteyiz..
İkimizde başta soğuğuz..
Her zamanki tabir-i caizse mesafesi bir süre korunuyor..
Taaa ki Ateş'in doğum gününe kadar..
Doğum günü sonrası tüm kızlar beraber bir arkadaşımızın evine kalmaya gidiyoruz..
Gece muhabbet arasında benden saklanan bir sırrı biri ağzından kaçırıyor..
Herkes durumu toparlamaya çalışırken, "Sakin olun.. benim o çocukla bir alakam yok ve benden laf çıkmaz" diyorum..
Ortam yumuşuyor bir anda..
Ben Avrupa yakasında oturuyorum, Ateş Anadolu yakasında..
O okula arabası ile geliyor..
Her sabah beni ortak bir noktadan alıyor..
Okul dönüşünde de yine cümbür cemaat dönüyoruz derken, bir süre sonra ben sürekli Ateş'te, Ateş sürekli bende kalmaya başlıyor..
İlk dönem bitip ben mezun olunca da aynı düzen yaşamaya devam ediyoruz..
Tek fark ben okul yerine işe gidip geliyorum..
Hatta bazı sabahlar Ateş beni Erenköy'den Güneşli'ye bırakıyor :)
Bir dönem "The Bucket List" yazısında bahsettiğim gibi ben Ateş'in evine çöküyorum :)
Evet Ateş'e günlük hayatımda Kestane Kabuğum dediğim doğrudur..
Ateş ile efsane günlerimiz geçti..
Eve de yakın olduğundan genelde Bağdat Caddesi'ndeydik..
O dönem otomobil forumlarına üyeyiz..
Buluşmalar, organizasyonlar..Polis çevirmeleri..Araba yarışları..
Entrikalar, olaylar olaylar şeklinde yaşıyoruz..
Geniş bir çevremiz var..Sürekli aynı mekanlara gittiğimizden,kalabalıkta olsa yer bulamama sorunumuz yok..
En az 3 masa tanıdık çünkü..Koloni halinde gezdiğimiz yıllar..
Ateş.. Cidden bir ateş..
Özü sözü bir..
Vefalı..
Gözünüz kapalı herşeyi emanet edebileceğiniz cinsten..
Ateş gibi olsa da merhametli..
Güldüğünde gözlerinin içi de güler..
Tam bir Karadeniz kızı..
İnadı inat..
Dediğinden vazgeçmez..
Saatlerce ikna etmeye çalıştığım zamanlarda beni çıldırtan,
"Ehhh yeter be.." deyip restimi çektiğimde genelde ikna olabilen zor bir karakter..
Ama sinirli olduğunda kesinlikle kaçıp saklanmanız gereken..
Tam bir ateş..
Yakmadan siniri geçmez..
O derece :)
Birbirimizi bakışımızdan anlayabildiğimiz insanlardan..
Birbirimizi çoook iyi tanıyabildiğimiz insanlardan..
Hatta bununla ilgili komik bir anımız vardır..
4 kişilik bir tabu grubunda bizi eş yaptılar..
5 dakika içinde karşı taraf mat..
Tek kelime söylüyorsun, karşı taraf doğru cevabı veriyor..
O derece iyi tanıyoruz birbirimizi..
2009 senesinde anlamsız bir konu yüzünden aramız açıldı.
Yaklaşık 2-3 ay birbirimizi görmedik..
Ben o dönem Bakırköy'de oturuyorum.
Şimdi ayrıntısına girmeyeceğim bir olay oldu..
Sıcak bir yaz günü..
Kekman' la Anadolu yakasına geldik..
Olayla ilgili işlerimizi halletikten sonra, ben arabada ağlama krizine girdim..
Eve gitmeyelim..Gel seni Cadde'ye götüreyim dedi..
Kalamış'taki Kahve'ye oturduk..
Kekman bir ara ben geliyorum deyip 5 dakika yok oldu..
Ben aralıksız ağlıyorum..
Hayatımın en sıkıntılı dönemini yaşıyorum çünkü..
Etraftaki insanlarda kekmanı sevgilim ve bizi de ayrılıyor sanıyorlar sanırım :)
Herkes bana bakıyor..
Ben ağlıyorum, Kekman birşeyler söylüyor, dinlemiyorum..
Aradan yarım saat falan geçti..
Kapıda kırmızı bir araba durdu..
Ağlamaktan şişmiş gözlerimle Ateş'in arabasına benziyor bu diye aklımdan geçirirken,
O arabadan indi..
Seri adımlarla yanıma geldi ve "Sakin ol..Ben geldim.." deyip sarıldı...
Ateş'e sarılıp, daha da hıçkırıklara boğularak ağlamaya devam ettim..
Kekman kaybolduğu o 5 dakikada Ateş'i aramış..
"tabir-i caizse kötü, Kalamış Kahve'deyiz" demiş sadece.
Zor zamanda bir dostun omzundan daha kıymetli ne var ki şu hayatta?
Şu paragrafı yazarken bile o anı yaşadım tekrar..
Ateş,benim seçilmiş bir diğer kız kardeşim.
Kredisi sonsuz olanlara 1 ekleyin.. En ateşlisinden ;)
Si do ma iri arte Kestane Kabuğu! (Ateş) :)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)