17 Aralık 2018 Pazartesi

Gaybana Geceler

17.12.2010
Bugün babam gideli 8 sene oldu.
Ölüm deneyimle öğrenilecek bir duygu..
İnsan kendine çok yakın birini kaybetmeden ölümün ne demek olduğunu anlamıyor.
Önceden mezarlık gördüğümde kafamı çevirir, içimden dua okurdum.
Artık mezarlık gördüğümde saatlerce izleyebiliyorum. Tek tek taşlara bakıyorum. Hepsinin birer hayat içerdiğini biliyorum çünkü.. Bilmediğim hikayelerini kafamda hayal etmeye çalışıyorum.. Hayatları nasıldı acaba diyorum? Mutlu mu yaşadılar, hangi acılardan geçtiler, neler yapmayı severlerdi, gerçekten aşık oldular mı hiç, aileleri kalabalık mıydı,onlarca ülke gezdiler mi yoksa bulundukları bölgeden hiç ayrılmadılar mı? Yapmak isteyip yapamadıkları şeyler ne? vs vs bir sürü şey düşünüyorum..
Ve ne zaman bir mezarlık görsem hayatımın geri kalanında istediklerimi yapabilecek kadar vaktim olmasını umuyorum.
Her insanın hayatının bir dönüm noktası vardır. Benim dönüm noktam bugün.
Beni yakından tanıyan çoğu insan ne kadar rahat ve güçlü olduğuma şaşırır. Kimsenin arkasından ağlamam, kimsenin peşinden koşmam, gideni hafızamdan silerim, canım istediği an kalkar dünyanın öbür ucuna giderim, canım istemezse salondan mutfağa bile gitmem, kimseye yalandan gülmem ve yalan söylemem, acıtacak derecede açık sözlü olurum bazen, beni sevmeyeni sevmem, sevsin diye uğraşmam, sevmediğime de sevmiyorum seni derim. Hiç mi üzülmüyorsun arkadaş sen? diyenlere de “Evet bende üzülüyorum ama hayatta en büyük üzüntü ailenden birinin ölümü ve ne yazık ki ben onu tecrübe ettim. O yüzden diğerleri devede kulak” deyip geçiyorum..
Burası Norveç’te çok güzel bir mezarlık. Kahvemi alıp yaklaşık 1 saat içinde dolaşıp etrafı izledim. Sonra orada bir banka oturup hayatımın ne kadar kıymetli olduğunu düşündüm..
Ve birgün sıra bana geldiğinde kendi kurallarımla iyi bir hayatı tüketmiş olmak istiyorum..
Ve bazen hala düşünüyorum..
Acaba babamın da olmasını istediği ve yapamadığı şeyler var mıydı?
Ve 8 senedir ağladığım zamanlar hep onunla son konuşmamızı hatırladığım zamanlardır..
Senin gibi zor bir adamın aynen senin gibi zor kızı olduğum için teşekkürler Baba ❤️
17.12.2018
#GaybanaGeceler

27 Temmuz 2018 Cuma

Dora.. Ruh Parçam..

Bir sabah telefon çaldı..
En nefret ettiğim şeydir sabah telefonları..
Yakın çevrem bilir sabahları ne kadar nalet olduğumu..
O yüzden çok önemli bir durum olmadıkça aramazlar..
Ekranda ablacımmmm yazıyor..
Sabah sabah..
Rüyasında mı gördü beni diye söylenirken, açtım telefonu..
"Sana bir haberim var" dedi.
"Offf abla ya bu saate mi, inşallah önemlidir" dedim.
"Ben hamileyim" dedi.
Yataktan teyzeeeeee oluyorummmm diye çığlık çığlığa fırladığımı hatırlıyorum :)
Telefonu da kapatmışım.
Çünkü önemli olan ablamın anne olması değil, benim teyze olmam.
Bencillik orada da had safhada..

Cinsiyetini bir tatilde hepimiz İzmir'deyken öğrendik.
Kız dediler..
Allahhh dedim işte bu be!
Ablamlar isim düşünürken,
Bir gün aradım ve ben buldum ismini dedim.
Eğer isterseniz ismi Dora olsun, istemezseniz keyfiniz bilir ben kendi kızım olunca koyarım dedim.
İsmi Dora oldu..
Sonra o bitmek bilmeyen alışverişler başladı benim için..
Hayatında kimse için kendinden taviz vermeyen ben,
Her şeyi O'na alır oldum..
Doğuma giderken kendim taşıyamayacağım için kolileri kargo ile önden yolladım.
Abartmıyorum koli koli..
Alışverişi abartmışım ama :)

Hayatımda mutluluktan ağladığım tek andır,
Dora' yı ameliyathanede kucağıma verdikleri an..
Anneler hep der ya "kucağıma verdiklerinde ilahi bir ışık indi" falan diye..
Ben ilahi ışığı görmedim ama o gördüğüm minnacık şeye aşık oldum..

Bugün 8 sene oldu..
Ben hayatımda bana benzer bir şeyin ne demek olduğunu Dora' da öğrendim.
Tüm hareketleri, davranış şekli, mimikleri, tutumları vs vs. benim birebir aynım.
Bana ayna oldu.
Hayatımda ilk defa koşulsuz sevmek nasılmış O' nda öğrendim.
Hayatımda ilk defa kendimden önde tuttuğum biri oldu..
Kendi çocuğum olsa bu kadar sevemem herhalde dediğim anlarda, annemin "Kendi çocuğunu daha fazla seviyorsun" demesiyle büyük korkularım başladı.
Bunun üstünde bir sevgi varsa, sanırım benlik değil diye düşünmeye başladım.
Aklımı kaybetmekten korkmaya başladım.

Dora'nın ağzından hiç teyze kelimesini duymadım.
Hep adımla hitap ediyor ve sanırım değiştirmek için çok geç kaldık.
Bana o kadar benziyor ki bazen benden nefret ediyor :)
O'nu uzaktan izlerken bile neye ne diyeceğini, nasıl tepki vereceğini biliyorum.
Çünkü O benim..
Ve bazen garip bir duyguya kapılıyorum..
Geçenlerde bir arkadaş grubunda bir arkadaşım "Artık sende evlen de bir çocuk yap" dedi.
Dora' ya "İster misin?" diye sordu.
Dora gayet cool döndü bana baktı, sonra arkadaşıma "Hayır, O böyle iyi" dedi. :)
Hissettiğim duygu da tam olarak bu..
Bir insanın çocuğunda olması gereken her şey bana Dora' da sunuldu.

O benim doğurmadığım kız çocuğum..
Ömrü hep güzel olsun..
Yaşadığım sürece ben hep bir nefes uzağında olacağım..
İyi ki doğmuş ve iyi ki benim kopyam olmuş..
Ruh parçam.. Nice mutlu senelere..

tabir-i caizse
27.07.2018


25 Temmuz 2018 Çarşamba

Hepinizi Baymak İstiyorum!

Evet..
Hem de hepinizi..
Çünkü farkettim ki, bunu ben yapmazsam, bana yapıyorlar..

Beni dışarıdan gözlemleyen insanların genelde ilk tepkisi "değişiksin" demek oluyor.
Aslında ben değişik değilim.
Sizsiniz değişik olan..
Ben gayet düzüm bence..
Ne istersem onu yapıyorum,
Nasıl istersem öyle yaşıyorum,
Duymak istediklerinizi değil gerçekleri söylüyorum
Ve herşeye objektif bakıyorum.
Duygusallık gibi saçmalıklarım yok mesela..
Size göre çooook kutsal olan duygular, bana göre saçmalıktan ibaret..
Çünkü herşeyin etkisinin çok uzun sürmeyeceğini biliyorum.
Acının da mutluluğun da..

Geniş bir çevreye sahip olmamdan mütevellit bugüne kadar yüzbinlerce hikaye dinledim, binlerce olaya şahit oldum ve artık "yok artık bu da mı olmuş?" diyebileceğim pek hikaye kalmadı sanırım.
Hepsinin gidiş yolları farklı da olsa sonuçları yüzde 98 hep aynı..
O nedenle bana bir konuda yorumum sorulduğunda direkt sonucunu söylüyorum.
Arkadaş çevremde, özellikle romantik kankalarım tarafından "öküz" "sen erkek olmalıymışsın" diye hakaretlere uğrasam da :) bu sonucu değiştirmiyor.
Sorun benim öküz olmam değil ki,
Sorun sizin gerçekleri kabul etmek istememeniz..

Yani hadi yakın arkadaş çevresinin dertlerini her türlü çekiyorum da,
bir de pek yakın olmayan arkadaş çevresi var ki evlerden ırak..
Ya kızım ben seni hiç hayatımda arayıp sevgilimle sorunlarımı anlattım mı ki sen beni arıyorsun?
Çoğu zaman toplantıdayım diye yalan söyleyip kapattığım ya da telefonlarını açmadığım bu kitle nedense bir de ısrarcı..
Sonra tekrar arıyorlar..
İşte o zaman benden günah gidiyor ve bam bam bam gerçekleri söylüyorum.
Telefonu kapattıktan sonra ağlayanlar ya da intihara teşebbüs edenler olmuş olabilir..
Kusura bakmayın, hak ediyorsunuz..

Bir sonraki yazımda bazı ilişki türlerini ve değişmeyecek sonlarını yazacağım.
Lütfen beni arayıp baymayın..
Bir sorununuz olduğunda uygun seçenekten cevabı bulun alın..
Ne siz uğraşın ne benim vaktimi çalın..
Güzin Abla'nız olamayacağım daha fazla..
Yoksa ben sizi cidden bir gün tam olarak bayacağım..

Haydi Hoşçakalın!

tabir-i caizse



24 Temmuz 2018 Salı

Yine mi ben?

Yine mi ben?
Evet :)
Yine bloga yazmayalı aylar olmuş..
Çok mu yoğunum?
Bilmem :)
Bu kimin sorduğuna ve yoğunluktan kastının ne olduğuna göre değişir. :)

2018 inanılmaz sıkıcı başladı benim için..
Günler resmen ohh bugün de bitti çok şükür tadında gitti..
Her sene şenliklerle kutladığım doğumgünümde bile hiçbir şey yapmayıp evde şarabımı yudumladım..
Durum o kadar vahimdi yani bir ara..
Sonra o vahim dediğim durum bir anda yaşam tarzıma dönüştü :)
Baktım olmuyor, işin sonu mok
Biraz değişiklik yapalım dedim..
Onda da yine ayarı kaçırdım tabi ki :)

Son 2 aydır hayatımdaki her şeyi değiştirdim.
Ama her şeyi :)
Ve bunların hepsini peşpeşe yaptım.
"Tebdil-i mekandan ferahlık vardır" sözünü ilk defa yaşadım.
Hayır daha öncede girdiğim depresyonlar sonucu elimde bavul dünyayı dolaşmıştım ama asıl mesele kalıcı olarak yer değiştirmekteymiş meğer.
Bu kadar havalı yazdığıma bakmayın, ne ülke, ne şehir, ne de semt değiştirdim :)
Evimi değiştirdim..
İşimi değiştirdim..
Ve hayatımdaki fazlalıkları çöpe attım..

Şimdi bir yandan yaptığım değişikliklere alışmaya çalışırken,
Bir yandan da bu değişim sürecini tekrar nasıl değiştireceğimi düşünüyorum :)
Değişiklik değişikliği getirirmiş derler..
Demezler, ben şimdi uydurdum.
Neyse bu tozumu atmak için başlangıç saçmalaması olsun..
Söz yazacağım sana blog..
Anlatacak çok şeyim var..
Herkesi baymak istiyorum..
Bana yaptıkları gibi..
Bunun ne demek olduğunu bir sonraki yazıda anlatacağım.

O zaman şimdilik bye!

tabir-i caizse



13 Mart 2018 Salı

Önce Schengen.. Sonra ver elini Avrupa :)


Yurtdışı gezilerimi yazmadan önce konuya Schengen vizesi ile başlayacağım.
Malum yaş itibari ile yeşil pasaport hakkımı kaybettiğimden tatil öncesi ilk halletmem gereken konu vize :)
Senelerdir Schengen vizemi hep Yunanistan üzerinden aldım.
Bunun en büyük yararı, sürekli aynı ülkeden aldığım için her seferinde süre uzuyor..
Geçen sene diğer Avrupa ülkeleri ile aramızın bozuk olduğu zamanlarda arkadaşlarım diğer ülkelerde 1 hafta 10 gün vizeyi zor alırken ben Yunanistan’dan 1 sene süreli vize almıştım.
Tabi burada dikkat ettikleri şey çıkışlarımın da hep ilk Yunanistan olması..
Zaten çok sevdiğimden ve her sene mutlaka en az 1 kere gittiğimden Yunanistan’dan vize almak benim için çok mantıklı hale geliyor..
Ya araba ile 4 saatte Dedeağaç’a geçip rakı balık yapıp geri geliyorum..
Ya da İzmir’den feribotla Sakız ya da Samos.. :)
Sonra ver elini diğer Avrupa ülkeleri..
Yunanistan vize işlemleri (İstanbul’da yaşayanlar için) Harbiye’deki Kosmos Vize hizmetlerinden halledilebiliyor.
Turizm şirketlerine extra 40-50 euro ücret ödemenize hiç gerek yok bence..
O para ile bir Yunan adasında rakı-balık yaparsınız :)
Öncelikle  www.kosmosvize.com.tr adresinden hazırlamanız gereken evrak listesine bakın ve hazırlayın.
Sonra uygun bir randevu saati alın.
Sitedeki başvuru formunu doldurun ve çıktısını alın.
Randevu günü sigorta işlemleri ve hatta fotoğraf işinizi bile orada halledebilirsiniz.
Ben hep araba ile çıkış yapacağım dediğim için arabanın ruhsatını ekliyorum. Eğer benimle gelecek olan varsa onlara da bir dilekçe veriyorum. Yani sizin kendi aracınız yoksa araç sahibi sizin için bir dilekçe ve ruhsat fotokopisini verebilir. Araç için vize evrağı olmasına gerek yok, onu zaten gümrükte halledebildiğinizden evraklarda eksik olarak sayılmıyor.
Araç ile çıkış seçeneği tercih etmemin sebebi herhangi bir uçak ya da otobüs rezervasyonu yapmama gerek kalmıyor. Oteli de zaten hepimizin bildiği gibi Booking’ den  hallediyoruz.. Hoop her şey tamam :)
Evraklarınızı bırakıyorsunuz ve ortalama 3 gün sonra vizeniz çıkmış oluyor. Yunanistan genelde ilk başvuruda bile en az 2 ay vize veriyor.. En azından benim şahit olduklarım hep öyle oldu..
O nedenle diğer ülkelerden vize almaktansa Yunanistan’dan almak hep daha cazip gelmiştir.
Vizenizi aldıysanız, bir sonraki yazıda başlayalım biraz Yunanistan’ı anlatmaya ;)

tabir-i caizse

28 Şubat 2018 Çarşamba

Hayat kısa, yollar uzun..

Gezmeyi sever misiniz?
Ben bayılırım..
Bayılmaktan da öte hatta..
Benim terapi yöntemimdir seyahat..
Ne zaman canım sıkılsa,
Kendimi bir kaçış planı yaparken bulurum..
Psikoloğa vereceğim parayı uçak biletine vermeyi her zaman mantıklı bulmuşumdur..
Gittiğim yerlerden hep,
"yaaa ne kafamıza takıyoruz,insanlar hayatını yaşıyor" kafasında döndüm hep :)
Normalde salondan mutfağa gidip su almaya üşenen ben,
Hadi gidiyoruz dendiğinde yarım saat içerisinde uzun bir yolculuğa hazırlanabilirim..

Çok gezdim, çok gördüm..
Artık biraz da gezdiğim yerleri yazsam iyi olacak..
Çok gezen biri olarak bende öncesinde insanların yazdıklarını dikkate alıyorum çünkü..
Bilmediğimiz yerlerde hem zaman kaybını önlüyor..
Hemde kısıtlı vakti en verimli geçirmemizi sağlıyor..

Nereden başlasam?
Tabi en sevdiğim, rahat ettiğim ve birkaç kez üst üste gittiğim ülkeden..
Sonraki yazı..
Yunanistan ;)

tabir-i caizse...

22 Şubat 2018 Perşembe

Hayaller.. Hayatlar..

Hepimizin hayatı hayallerimiz ve hayatlarımız şeklinde ilerlemiyor mu?
Hayır ilerlemiyor..
En azından hepimiz için değil..
Bazıları var ki..
Hayalini kurduğu herşeyi elde ediyor..
İşte ben o insanları çok seviyorum..
Çünkü bende onlardan biriyim :)
Hayalini kurduğum herşeyi, kafamda en ince ayrıntısına kadar detaylandırıyorum..
Sonra yapmam gereken şeyleri sıralayıp çalışmaya başlıyorum..
Bazen hepsi kısa süreçte olmuyor ama..
Eninde sonunda daha iyisi ile oluyor..
Hayat hiçbir çabanın karşılığını boş bırakmıyor..
En basiti..
Sahip olmak istediğim bir eşya için çalışırken,
Süreç uzarsa,
Bir bakıyorum daha iyisine sahip olmuşum..
Arada çalışmayı bırakmıyorum çünkü..
O vazgeçmeme durumu da bana fazlası olarak geri dönüyor..

Bu saçma yazıyı neden mi yazdım?
Yeni bir hayalim var.
Ve ben bunun için,
Bu yaşta oturup öğrenci gibi ders çalışmaya başladım :)
Ve kafamda belirlediğim süre sonunda,
Eminim en iyisini yapacağım.

Hayat bana bazı işaretler göndererek bunu yapmamı kaçınılmaz kıldı..
Hayat sizi gerçekte neden var olmanız gerektiği gerçeğini bulana kadar zorlar..
Sürekli o yola doğru ittirmeye çalışır.
Ve benim için başardı sanırım artık.
Ben ne yapacağımı ve bir süre sonra neye sahip olacağımı artık biliyorum.
Şimdi onlar düşünsün ;)

tabir-i caizse..