Yunanistan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Yunanistan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

13 Mart 2018 Salı

Önce Schengen.. Sonra ver elini Avrupa :)


Yurtdışı gezilerimi yazmadan önce konuya Schengen vizesi ile başlayacağım.
Malum yaş itibari ile yeşil pasaport hakkımı kaybettiğimden tatil öncesi ilk halletmem gereken konu vize :)
Senelerdir Schengen vizemi hep Yunanistan üzerinden aldım.
Bunun en büyük yararı, sürekli aynı ülkeden aldığım için her seferinde süre uzuyor..
Geçen sene diğer Avrupa ülkeleri ile aramızın bozuk olduğu zamanlarda arkadaşlarım diğer ülkelerde 1 hafta 10 gün vizeyi zor alırken ben Yunanistan’dan 1 sene süreli vize almıştım.
Tabi burada dikkat ettikleri şey çıkışlarımın da hep ilk Yunanistan olması..
Zaten çok sevdiğimden ve her sene mutlaka en az 1 kere gittiğimden Yunanistan’dan vize almak benim için çok mantıklı hale geliyor..
Ya araba ile 4 saatte Dedeağaç’a geçip rakı balık yapıp geri geliyorum..
Ya da İzmir’den feribotla Sakız ya da Samos.. :)
Sonra ver elini diğer Avrupa ülkeleri..
Yunanistan vize işlemleri (İstanbul’da yaşayanlar için) Harbiye’deki Kosmos Vize hizmetlerinden halledilebiliyor.
Turizm şirketlerine extra 40-50 euro ücret ödemenize hiç gerek yok bence..
O para ile bir Yunan adasında rakı-balık yaparsınız :)
Öncelikle  www.kosmosvize.com.tr adresinden hazırlamanız gereken evrak listesine bakın ve hazırlayın.
Sonra uygun bir randevu saati alın.
Sitedeki başvuru formunu doldurun ve çıktısını alın.
Randevu günü sigorta işlemleri ve hatta fotoğraf işinizi bile orada halledebilirsiniz.
Ben hep araba ile çıkış yapacağım dediğim için arabanın ruhsatını ekliyorum. Eğer benimle gelecek olan varsa onlara da bir dilekçe veriyorum. Yani sizin kendi aracınız yoksa araç sahibi sizin için bir dilekçe ve ruhsat fotokopisini verebilir. Araç için vize evrağı olmasına gerek yok, onu zaten gümrükte halledebildiğinizden evraklarda eksik olarak sayılmıyor.
Araç ile çıkış seçeneği tercih etmemin sebebi herhangi bir uçak ya da otobüs rezervasyonu yapmama gerek kalmıyor. Oteli de zaten hepimizin bildiği gibi Booking’ den  hallediyoruz.. Hoop her şey tamam :)
Evraklarınızı bırakıyorsunuz ve ortalama 3 gün sonra vizeniz çıkmış oluyor. Yunanistan genelde ilk başvuruda bile en az 2 ay vize veriyor.. En azından benim şahit olduklarım hep öyle oldu..
O nedenle diğer ülkelerden vize almaktansa Yunanistan’dan almak hep daha cazip gelmiştir.
Vizenizi aldıysanız, bir sonraki yazıda başlayalım biraz Yunanistan’ı anlatmaya ;)

tabir-i caizse

28 Şubat 2018 Çarşamba

Hayat kısa, yollar uzun..

Gezmeyi sever misiniz?
Ben bayılırım..
Bayılmaktan da öte hatta..
Benim terapi yöntemimdir seyahat..
Ne zaman canım sıkılsa,
Kendimi bir kaçış planı yaparken bulurum..
Psikoloğa vereceğim parayı uçak biletine vermeyi her zaman mantıklı bulmuşumdur..
Gittiğim yerlerden hep,
"yaaa ne kafamıza takıyoruz,insanlar hayatını yaşıyor" kafasında döndüm hep :)
Normalde salondan mutfağa gidip su almaya üşenen ben,
Hadi gidiyoruz dendiğinde yarım saat içerisinde uzun bir yolculuğa hazırlanabilirim..

Çok gezdim, çok gördüm..
Artık biraz da gezdiğim yerleri yazsam iyi olacak..
Çok gezen biri olarak bende öncesinde insanların yazdıklarını dikkate alıyorum çünkü..
Bilmediğimiz yerlerde hem zaman kaybını önlüyor..
Hemde kısıtlı vakti en verimli geçirmemizi sağlıyor..

Nereden başlasam?
Tabi en sevdiğim, rahat ettiğim ve birkaç kez üst üste gittiğim ülkeden..
Sonraki yazı..
Yunanistan ;)

tabir-i caizse...

30 Eylül 2016 Cuma

Le Ekip - Lo Ekip.. Ekip gibi ekip :)

Almanya tatilinden yeni dönmüştük ki, Oz bir broşür attı.
"Fig Fig 29 Nisan-1 Mayıs Sakız'da roket savaşları festivali var. Benim arkadaşlar gidiyor.Onların da arkadaşları gelecek.Baya güzel bir organizasyon gidelim mi?" dedi.
Tabi ki gidelim soru mu bu da yani..
Bu sefer her şey tek bir EFT ile çözüldü.
Tur şirketi her şeyi ayarlamış zaten..

28 Nisan doğum günüm.
2016 yılını İzmir'de karşıladığım gibi doğum günümü de İzmir'de geçirmeye çok önceden karar vermiştim zaten..
O tarihlerde iznimi ayarladım ve düştüm İzmir yollarına..
Kutlamanın ertesi günü Oz ile Çeşme'ye geçtik.
Ekiple limanda toplanacağız..
İlk biz gitmişiz..
Deniz,Arzu ve Gonca geldi..
Deniz ile Oz liseden arkadaş. Deniz ile Arzu üniversiteden, Gonca ise spordan arkadaşları..
Ben başta tedirginim..
Çünkü kendimi biliyorum..
Ya sevmezsem kızları?
Hayır olan Oz'a olacak..
Feribot saatine kadar çaylar kahveler şeklinde ilk muhabbetler başlıyor..
Daha önce Oz'a gönderdiğim 2 videonun geyiği dönüyor..
Özellikle Hacı Amca :)
Bilirsiniz belki, şu hacı kıyafeti ile Demet Akalın'ın şarkısını söyleyip dans eden adam :))
Oz fena taklidini yapıyor..
Sürekli "yapsana yapsana" diye yalvarıyoruz :)
Sakız sokaklarında koca adamı dansettiriyoruz :)

Sakız'a geldik..
Bütün İzmir'de gelmiş sanırım..
Kiralık arabalarımızı alıp otelimize geçtik..
Tur şirketinin sahibi Deniz'in arkadaşı..
Bizim turla gelenler 2 otele yerleştirildi..
Bizim ekip aynı oteldeyiz..
Yarın Amelie de gelecek, bugün o çalışıyor dediler..
Ee gelsin onu da görelim :)
Amelie de, Deniz ve Oz'un kürek topluluğundan arkadaşı..
Yani ekibin ortak noktası Deniz :)
Deniz uyursa, herkes ölür modu :)

Bizim odanın önünde bir balkon var..
Deniz'le yarın gece roket savaşlarını buradan izleriz diye konuşurken,
Oz bakın buradan da izleyebilirsiniz diye balkondan sarkıp aşağıya uzatıyor elini..
"Nerden?" diye atlıyoruz hemen Deniz'le.
"Salaksın Oz ya.." :)))
Tahmin ettiğiniz gibi hareket çekiyormuş meğer :)
Akşam yemeği için toplanıyoruz..
Yemek kaba tabirle taaa cehennemin dibinde ayarlanmış..
Yolda açlıktan arabadan mı atsam kendimi falan diye düşünüyorum :)
Neyse sonuçta güzel bir Yunan tavernasına geliyoruz..
Acayip kalabalık, biz çok açız ve Yunanlar her zamanki gibi serviste çok yavaş..
Yemeğe o kadar konsantreyiz ki..
Dans eden insanları sadece izleyebiliyoruz..
Tam ohh karnımız doydu, kalkıp bizde 1-2 göbek mi atsak derken hadi otele dönüyoruz deniyor..
Sakız küçük ama karışık bir ada..
Ekiple dönmezsek oteli bulamayacağımızdan endişe ettiğimiz için bizde erkenden otele dönüyoruz..

Ertesi sabah kahvaltıdan sonra merkeze iniliyor..
Öğleden sonra Lagada'ya yemeğe gidilecek..
O saate kadar boşuz..
Önce merkezde gezilecek..
Sonrası için Oz'la ikimiz denize girmek için hazır ve kararlıyız.
1 ay önce Dedeağaç'ta giremedik çünkü..
O zaman da kararlı gitmiştik, ta ki tepemizdeki kara bulutları görene kadar sürmüştü kararlılığımız..
Çeşme'den feribot geliyor.
Kızlar Amelie'yi alıp gelecekler limandan..
Merkezde park yeri problem..
Biz arabaya park yeri bulana kadar kızlar bir cafeye oturmuşlar..
Amelie gelmiş, onunla da tanışıyorum.
Masaya bir erkek daha eklenmiş..
"Tanıştıralım, Kaldırım Gülü" diyorlar. Az önce kaldırımda karşılaşmışlar :) Deniz ve Arzu'nun üniversiteden arkadaşı.
Ve aslında Sakız'daki o cafede, o an hiçbirimiz farkında olmasa da kader ağlarını örüyor ve Pis Yedili ilk kez toplanıyor :)

Lagada'da yemek faslı sırasında Oz ve ben "Merhaba Yaz" deyip deniz sezonunu açıyoruz..
Akşam Roket savaşları var..
Yemekten sonra bir markete uğruyoruz..
Akşam gösteriyi izlerken otelin terasında içeçeğiz..
Sanırsınız ülkede içki yasaklanacak.. yada hepimiz alkolik..
Stokluyoruz, yanında envai çeşit atıştırmalığı ile..
Otele dönüp gösteri saatini beklemeye başlıyoruz..
Ve ekibin ilk bahtsızlığı kendini gösteriyor.
18. yüzyıldan beri yapılan roket savaşları, bu sene biz oradayken iptal ediliyor :))
200 senelik gelenek sanırım sayemizde bozuluyor..
Sadece evlerden atılan birkaç havai fişekle aydınlanıyoruz..
Her atıldığında da aacaba başlıyor mu diye de umut ediyoruz..
Gece Yunanlıların kutsal günü sayıldığı için tüm halk süslenip püslenip kiliseye ayine gidiyor..
Bizde otelde sıkılıp kendimizi merkeze atıyoruz..
Yolda bir ambulansın yanındaki 2 adamla muhabbet ediyoruz..
Neden iptal edildiğini falan anlatıyorlar..
Biri yakışıklı :) Oz beni dürtüyor.. Kaşlar gözler oynuyor :))
Niko.. Başka bir hikayede belki anlatırım..
En son haber aldığımızda şehir merkezine gidiyordu..
6 aydır dönemedi sanırım :)))

Bir ara kiliseye girip paskalya yumurtalarımızı da almayı ihmal etmiyoruz :)
Hatta o yumurta, şu an tam karşımdaki mutfak masasının üzerinde kırmızı ambalajıyla bana bakıyor..

Sakız, tamamen yeme-içme-muhabbet modunda geçti..
Deli gibi yiyip içip, "iyi yedik, güzel yedik,valla güzel yedik" diye birbirimizi destekledik :)
Mythos ya en sevdiğim bira.. Bir tane daha alayım ben modundayım hep :)
Dönüş yolunda festival gecesinden kalanları feribotta atıştırmaya başlıyoruz..
Bir ara gözümüz Oz'a takılıyor..
Kuruvasanın içine portakallı kurabiyeyi koymuş, ağzına atarken yakalıyoruz..
Kuruvasanın çikolatası bittiği için tat versin diye yapmış-mış-mış :)))
Çeşme limanında vedalaşıp dağılıyoruz..
Hepsi İzmirli..
Bende İzmir'de bir gün daha geçirip ertesi akşam İstanbul'a dönüyorum..

Ertesi hafta, fotoğraf paylaşımı için kurulan whatsapp grubunda herkes evine döndüğünde ilk tohum atılıyor..
Bu yaz hep beraber yurtdışına tatile mi gitsek?
Ve yaz tatili için hemen hazırlık aşamasına geçiliyor..
Ve asıl hikayeler o süreçte başlıyor :)

2016'nın bana kazandırdığı diğer güzel insanlar..
Deniz, Amelie, Arzu, Gonca, Kaldırım Gülü..
Herkes gezenti..
Bu yaz birlikte çok zaman geçirdik..
Çok eğlendik..
İyi ki varsınız..
Tatile gidelim mi? ;)



29 Eylül 2016 Perşembe

Oz! Ağlama duvarı, seyahat kankası :)

2016, 2015 i silmek için lütuflarıyla geldi..
Resmen "2015'e dayanabildiğin için seni ödüllendiriyorum.. Buyur 2016 senin yılın olsun.. Sana istediğin çoğu şeyi vereceğim.. Güzel insanlar,tatiller,yeni şehirler, yeni ülkeler,sevdiklerinle bol vakit,bu bir masal mı diyeceğin anlar..vs. vs. Arada geriye dönüp baktığında gözlerinde dolacak belki ama, seni 2015 kadar ağlatmayacağım." dedi.
2015 senesine belki ilerleyen zamanlarda değinirim..

Oz!
2016'nın bana getirdiği güzel insanlardan ilki..
Aslında daha önce de tanışmıştık ama o dönem Oz'un benden hiç haz ettiğini söyleyemeyeceğim :)
2015 sonlarından başlayarak her ay düzenli olarak hafta sonları yada tatil yapılacak her fırsatta İzmir'e Su ve Hava'nın yanına kaçmaya başlamıştım.
Oz, Su'nun kankası.. ya da ağlama duvarı da diyebiliriz..
Karşı cinsten olup dost olabilecek ender kitleden..
Otomatikman kankamın kankası benim kankam, ağlama duvarı da benim ağlama duvarım mantığıyla Oz'un derdine bir dert daha eklendi..
Oz nişanlı, nişanlısı uzak bir ülkeden..
Dolayısı ile o da biz bekarlarla bir arada takılıyor hep..
Hatta öyle ki.. Onun işi İstanbul bağlantılı olduğundan bir dönem, bir hafta İstanbul'da, bir hafta İzmir'de bir hafta başka şehir yada ülkede gezer hale geldik :)

2016 seyahatlerimin bir çoğunda Oz ile beraberdik.
İlk olarak 1 Nisan'da Yunanistan ile (Dedeağaç,Kavala,Selanik) ile başladık..
O rotaya daha öncede 2 kere gitmişliğim vardı ama bu sefer benim için biraz farklıydı..
Korkularının üstüne yürürken yanında güvenilir birini istersin ya..
Hafızamı geri sarıp, üstünü örttüğüm şeyler su yüzüne çıkmaya başladıkça,
Ben anlattım, Oz dinledi..
"Affedersen unutacaksın" telkinini hep yeniledi..
O bölgeyi iyi bildiğimden, en güzel yerlerde yemek yedik, muhabbet ettik,gün batımına karşı kadeh kaldırdık, Kavala'da gece hayatı(!)na karışmaya çalıştık başaramadık :), Selanik' te festivale katıldık..vs. vs.
Keyifli bir hafta sonuydu...
Pazar gecesi dönüş yolunda  konu Almanya'dan açıldı..
"Bira festivali geçen sene çok güzeldi, Nisan' da Stuttgart' da yapılıyor" vs. diye konuşurken,
Ben uçak bileti bakmaya başlamıştım bile..
Festivale tam 2 hafta vardı..
Orada kalacağımız arkadaşımızdan bilgi alındı vs.
Nisan ayı planına Almanya eklendi.

 2 gün sonra,yani Salı günü Oz aradı..
Oz bana Fig Fig der..
Dolayısı ile onun sayesinde tanıştığım insanlar da öyle derler :)
"Fig fig, ben Cuma Münih'e gidiyorum fuar için,fuarı gezip Cumartesi'de Stuttgart'a geçeceğim.Geliyor musun?"
Tabi ki geliyordum soru mu bu :)
1 saat içinde Münih gidiş,Stuttgart dönüş, Münih-Stuttgart arası tren biletlerimiz alınmıştı.
Konu tatil olunca fena hızlı organize olabilen insanlardık sonuçta..

Cuma günü ben İstanbul'dan o İzmir'den yola çıktı ve Münih'te buluştuk..
Tam şehrin merkezinde bulunan otelimize gittik.
Oz, bir şirkette yönetici.
Fuar zamanı olduğu için Münih'te tüm oteller dolu, ama bizim yerimiz ayrılmış..
Resepsiyondaki çocuk benim pasaportumu işlerken
"Hanım efendinin ilk Almanya seyahati olduğu için odanızı upgrade ediyoruz. Size bir suit vereceğiz. Odadaki mini bar da kullanımınıza açık.." dedi..
Tekrar sorduk.."Mini bar dahil mi?" "Dahil."
Türk'üz oğlum biz..Siler süpürürüz mini barı.. Çıkışta otelin 5 katı ödemeyelim sonra :))
Odaya çıktık... Dublex bir daire..
Girişte klasik, sağda banyo.
Salon gibi bir yere giriyorsun, köşe koltuk..
Yanında çalışma masası..
Duvarda LCD TV..
Üst kata çıktık..
Yine bir kanepe, karşısında duvarda LCD TV..
Birbirimize bakakaldık..
Oz "Çakala bak sen bize kanepeli odayı vermiş olamaz değil mi?!" diye söylenirken bir taraftan kanepeyi yatak oluyor mu acaba diye çekiştiriyor.
Bende o arada "Alt kattaki kanepe açılıyor mu acaba? Eee çarşaf yastık vs. yok.." diye söyleniyorum..
Yok bu böyle olmaz inelim odamızı geri isteyelim diye alt kata inmiş, kapıya yönelmiştik ki..
Diğer kapıyı gördük :))
Yatak odası..
Mini bar her çeşit içki ile dolu..
Adam bedava dedi ama burada çok içki var..
Hepsi mi bedava?
Teyit ettik.. ve barı ertesi sabah çıkışa kadar silip süpürdük :)

Gece otele döndüğümüzde bir şarap açtık..
Oz da telefonundan müzik açtı..
Muhabbet ediyoruz..
Bir şarkı çalmaya başladı..
"Aaa ben bu adamı biliyorum.. Neydi adı ya? Amerika'da yaşıyor.. Hatta benim Doğan'da çalıştığım dönemde bana konser bileti gelmişti. Bir arkadaşım da çok severdi.. Ayasofya' da konserine gitmiştik.........."
Oz "Tek bilet" dedi.
Gayet ciddi "Hayır ya çift bilet gelmişti" dedim..
Oz "Salaksın Fig Fig ya.." diye gülmeye başladı.
Ve o anda bende anlayıp gülmekten katıldım.
Adam,  Ömer Faruk Tekbilek
Oz "Tekbilek" demiş. :))
Yaklaşık bir saat boyunca aklımıza her geldiğinde güldük..
Hala da güleriz :)

Almanya hiç gitmeyi planladığım bir yer değildi.
Ama iyi ki denk gelmiş ve görme şansım olmuş.
Münih'e bayıldım..
Yeşili bol bir ülke..
Hele İngiliz bahçeleri.. Git orada huzurdan öl.
Belki başka bir yazıda tüm ayrıntıları ile gezdiğim yerleri de anlatırım..
Fırsatınız olursa mutlaka gidin..

Stuttgart'a ne mi oldu?
O da başka yazıya inşallah..

İşin özü..
2016'nın ilk güzel insanı Oz!
Oz yakında evleniyor..
Çok mutlu olması ilk dileğimiz..
İyi ki hayatımdasın dost insan :)