Bir sabah telefon çaldı..
En nefret ettiğim şeydir sabah telefonları..
Yakın çevrem bilir sabahları ne kadar nalet olduğumu..
O yüzden çok önemli bir durum olmadıkça aramazlar..
Ekranda ablacımmmm yazıyor..
Sabah sabah..
Rüyasında mı gördü beni diye söylenirken, açtım telefonu..
"Sana bir haberim var" dedi.
"Offf abla ya bu saate mi, inşallah önemlidir" dedim.
"Ben hamileyim" dedi.
Yataktan teyzeeeeee oluyorummmm diye çığlık çığlığa fırladığımı hatırlıyorum :)
Telefonu da kapatmışım.
Çünkü önemli olan ablamın anne olması değil, benim teyze olmam.
Bencillik orada da had safhada..
Cinsiyetini bir tatilde hepimiz İzmir'deyken öğrendik.
Kız dediler..
Allahhh dedim işte bu be!
Ablamlar isim düşünürken,
Bir gün aradım ve ben buldum ismini dedim.
Eğer isterseniz ismi Dora olsun, istemezseniz keyfiniz bilir ben kendi kızım olunca koyarım dedim.
İsmi Dora oldu..
Sonra o bitmek bilmeyen alışverişler başladı benim için..
Hayatında kimse için kendinden taviz vermeyen ben,
Her şeyi O'na alır oldum..
Doğuma giderken kendim taşıyamayacağım için kolileri kargo ile önden yolladım.
Abartmıyorum koli koli..
Alışverişi abartmışım ama :)
Hayatımda mutluluktan ağladığım tek andır,
Dora' yı ameliyathanede kucağıma verdikleri an..
Anneler hep der ya "kucağıma verdiklerinde ilahi bir ışık indi" falan diye..
Ben ilahi ışığı görmedim ama o gördüğüm minnacık şeye aşık oldum..
Bugün 8 sene oldu..
Ben hayatımda bana benzer bir şeyin ne demek olduğunu Dora' da öğrendim.
Tüm hareketleri, davranış şekli, mimikleri, tutumları vs vs. benim birebir aynım.
Bana ayna oldu.
Hayatımda ilk defa koşulsuz sevmek nasılmış O' nda öğrendim.
Hayatımda ilk defa kendimden önde tuttuğum biri oldu..
Kendi çocuğum olsa bu kadar sevemem herhalde dediğim anlarda, annemin "Kendi çocuğunu daha fazla seviyorsun" demesiyle büyük korkularım başladı.
Bunun üstünde bir sevgi varsa, sanırım benlik değil diye düşünmeye başladım.
Aklımı kaybetmekten korkmaya başladım.
Dora'nın ağzından hiç teyze kelimesini duymadım.
Hep adımla hitap ediyor ve sanırım değiştirmek için çok geç kaldık.
Bana o kadar benziyor ki bazen benden nefret ediyor :)
O'nu uzaktan izlerken bile neye ne diyeceğini, nasıl tepki vereceğini biliyorum.
Çünkü O benim..
Ve bazen garip bir duyguya kapılıyorum..
Geçenlerde bir arkadaş grubunda bir arkadaşım "Artık sende evlen de bir çocuk yap" dedi.
Dora' ya "İster misin?" diye sordu.
Dora gayet cool döndü bana baktı, sonra arkadaşıma "Hayır, O böyle iyi" dedi. :)
Hissettiğim duygu da tam olarak bu..
Bir insanın çocuğunda olması gereken her şey bana Dora' da sunuldu.
O benim doğurmadığım kız çocuğum..
Ömrü hep güzel olsun..
Yaşadığım sürece ben hep bir nefes uzağında olacağım..
İyi ki doğmuş ve iyi ki benim kopyam olmuş..
Ruh parçam.. Nice mutlu senelere..
tabir-i caizse
27.07.2018
27 Temmuz 2018 Cuma
25 Temmuz 2018 Çarşamba
Hepinizi Baymak İstiyorum!
Evet..
Hem de hepinizi..
Çünkü farkettim ki, bunu ben yapmazsam, bana yapıyorlar..
Beni dışarıdan gözlemleyen insanların genelde ilk tepkisi "değişiksin" demek oluyor.
Aslında ben değişik değilim.
Sizsiniz değişik olan..
Ben gayet düzüm bence..
Ne istersem onu yapıyorum,
Nasıl istersem öyle yaşıyorum,
Duymak istediklerinizi değil gerçekleri söylüyorum
Ve herşeye objektif bakıyorum.
Duygusallık gibi saçmalıklarım yok mesela..
Size göre çooook kutsal olan duygular, bana göre saçmalıktan ibaret..
Çünkü herşeyin etkisinin çok uzun sürmeyeceğini biliyorum.
Acının da mutluluğun da..
Geniş bir çevreye sahip olmamdan mütevellit bugüne kadar yüzbinlerce hikaye dinledim, binlerce olaya şahit oldum ve artık "yok artık bu da mı olmuş?" diyebileceğim pek hikaye kalmadı sanırım.
Hepsinin gidiş yolları farklı da olsa sonuçları yüzde 98 hep aynı..
O nedenle bana bir konuda yorumum sorulduğunda direkt sonucunu söylüyorum.
Arkadaş çevremde, özellikle romantik kankalarım tarafından "öküz" "sen erkek olmalıymışsın" diye hakaretlere uğrasam da :) bu sonucu değiştirmiyor.
Sorun benim öküz olmam değil ki,
Sorun sizin gerçekleri kabul etmek istememeniz..
Yani hadi yakın arkadaş çevresinin dertlerini her türlü çekiyorum da,
bir de pek yakın olmayan arkadaş çevresi var ki evlerden ırak..
Ya kızım ben seni hiç hayatımda arayıp sevgilimle sorunlarımı anlattım mı ki sen beni arıyorsun?
Çoğu zaman toplantıdayım diye yalan söyleyip kapattığım ya da telefonlarını açmadığım bu kitle nedense bir de ısrarcı..
Sonra tekrar arıyorlar..
İşte o zaman benden günah gidiyor ve bam bam bam gerçekleri söylüyorum.
Telefonu kapattıktan sonra ağlayanlar ya da intihara teşebbüs edenler olmuş olabilir..
Kusura bakmayın, hak ediyorsunuz..
Bir sonraki yazımda bazı ilişki türlerini ve değişmeyecek sonlarını yazacağım.
Lütfen beni arayıp baymayın..
Bir sorununuz olduğunda uygun seçenekten cevabı bulun alın..
Ne siz uğraşın ne benim vaktimi çalın..
Güzin Abla'nız olamayacağım daha fazla..
Yoksa ben sizi cidden bir gün tam olarak bayacağım..
Haydi Hoşçakalın!
tabir-i caizse
Hem de hepinizi..
Çünkü farkettim ki, bunu ben yapmazsam, bana yapıyorlar..
Beni dışarıdan gözlemleyen insanların genelde ilk tepkisi "değişiksin" demek oluyor.
Aslında ben değişik değilim.
Sizsiniz değişik olan..
Ben gayet düzüm bence..
Ne istersem onu yapıyorum,
Nasıl istersem öyle yaşıyorum,
Duymak istediklerinizi değil gerçekleri söylüyorum
Ve herşeye objektif bakıyorum.
Duygusallık gibi saçmalıklarım yok mesela..
Size göre çooook kutsal olan duygular, bana göre saçmalıktan ibaret..
Çünkü herşeyin etkisinin çok uzun sürmeyeceğini biliyorum.
Acının da mutluluğun da..
Geniş bir çevreye sahip olmamdan mütevellit bugüne kadar yüzbinlerce hikaye dinledim, binlerce olaya şahit oldum ve artık "yok artık bu da mı olmuş?" diyebileceğim pek hikaye kalmadı sanırım.
Hepsinin gidiş yolları farklı da olsa sonuçları yüzde 98 hep aynı..
O nedenle bana bir konuda yorumum sorulduğunda direkt sonucunu söylüyorum.
Arkadaş çevremde, özellikle romantik kankalarım tarafından "öküz" "sen erkek olmalıymışsın" diye hakaretlere uğrasam da :) bu sonucu değiştirmiyor.
Sorun benim öküz olmam değil ki,
Sorun sizin gerçekleri kabul etmek istememeniz..
Yani hadi yakın arkadaş çevresinin dertlerini her türlü çekiyorum da,
bir de pek yakın olmayan arkadaş çevresi var ki evlerden ırak..
Ya kızım ben seni hiç hayatımda arayıp sevgilimle sorunlarımı anlattım mı ki sen beni arıyorsun?
Çoğu zaman toplantıdayım diye yalan söyleyip kapattığım ya da telefonlarını açmadığım bu kitle nedense bir de ısrarcı..
Sonra tekrar arıyorlar..
İşte o zaman benden günah gidiyor ve bam bam bam gerçekleri söylüyorum.
Telefonu kapattıktan sonra ağlayanlar ya da intihara teşebbüs edenler olmuş olabilir..
Kusura bakmayın, hak ediyorsunuz..
Bir sonraki yazımda bazı ilişki türlerini ve değişmeyecek sonlarını yazacağım.
Lütfen beni arayıp baymayın..
Bir sorununuz olduğunda uygun seçenekten cevabı bulun alın..
Ne siz uğraşın ne benim vaktimi çalın..
Güzin Abla'nız olamayacağım daha fazla..
Yoksa ben sizi cidden bir gün tam olarak bayacağım..
Haydi Hoşçakalın!
tabir-i caizse
24 Temmuz 2018 Salı
Yine mi ben?
Yine mi ben?
Evet :)
Yine bloga yazmayalı aylar olmuş..
Çok mu yoğunum?
Bilmem :)
Bu kimin sorduğuna ve yoğunluktan kastının ne olduğuna göre değişir. :)
2018 inanılmaz sıkıcı başladı benim için..
Günler resmen ohh bugün de bitti çok şükür tadında gitti..
Her sene şenliklerle kutladığım doğumgünümde bile hiçbir şey yapmayıp evde şarabımı yudumladım..
Durum o kadar vahimdi yani bir ara..
Sonra o vahim dediğim durum bir anda yaşam tarzıma dönüştü :)
Baktım olmuyor, işin sonu mok
Biraz değişiklik yapalım dedim..
Onda da yine ayarı kaçırdım tabi ki :)
Son 2 aydır hayatımdaki her şeyi değiştirdim.
Ama her şeyi :)
Ve bunların hepsini peşpeşe yaptım.
"Tebdil-i mekandan ferahlık vardır" sözünü ilk defa yaşadım.
Hayır daha öncede girdiğim depresyonlar sonucu elimde bavul dünyayı dolaşmıştım ama asıl mesele kalıcı olarak yer değiştirmekteymiş meğer.
Bu kadar havalı yazdığıma bakmayın, ne ülke, ne şehir, ne de semt değiştirdim :)
Evimi değiştirdim..
İşimi değiştirdim..
Ve hayatımdaki fazlalıkları çöpe attım..
Şimdi bir yandan yaptığım değişikliklere alışmaya çalışırken,
Bir yandan da bu değişim sürecini tekrar nasıl değiştireceğimi düşünüyorum :)
Değişiklik değişikliği getirirmiş derler..
Demezler, ben şimdi uydurdum.
Neyse bu tozumu atmak için başlangıç saçmalaması olsun..
Söz yazacağım sana blog..
Anlatacak çok şeyim var..
Herkesi baymak istiyorum..
Bana yaptıkları gibi..
Bunun ne demek olduğunu bir sonraki yazıda anlatacağım.
O zaman şimdilik bye!
tabir-i caizse
Evet :)
Yine bloga yazmayalı aylar olmuş..
Çok mu yoğunum?
Bilmem :)
Bu kimin sorduğuna ve yoğunluktan kastının ne olduğuna göre değişir. :)
2018 inanılmaz sıkıcı başladı benim için..
Günler resmen ohh bugün de bitti çok şükür tadında gitti..
Her sene şenliklerle kutladığım doğumgünümde bile hiçbir şey yapmayıp evde şarabımı yudumladım..
Durum o kadar vahimdi yani bir ara..
Sonra o vahim dediğim durum bir anda yaşam tarzıma dönüştü :)
Baktım olmuyor, işin sonu mok
Biraz değişiklik yapalım dedim..
Onda da yine ayarı kaçırdım tabi ki :)
Son 2 aydır hayatımdaki her şeyi değiştirdim.
Ama her şeyi :)
Ve bunların hepsini peşpeşe yaptım.
"Tebdil-i mekandan ferahlık vardır" sözünü ilk defa yaşadım.
Hayır daha öncede girdiğim depresyonlar sonucu elimde bavul dünyayı dolaşmıştım ama asıl mesele kalıcı olarak yer değiştirmekteymiş meğer.
Bu kadar havalı yazdığıma bakmayın, ne ülke, ne şehir, ne de semt değiştirdim :)
Evimi değiştirdim..
İşimi değiştirdim..
Ve hayatımdaki fazlalıkları çöpe attım..
Şimdi bir yandan yaptığım değişikliklere alışmaya çalışırken,
Bir yandan da bu değişim sürecini tekrar nasıl değiştireceğimi düşünüyorum :)
Değişiklik değişikliği getirirmiş derler..
Demezler, ben şimdi uydurdum.
Neyse bu tozumu atmak için başlangıç saçmalaması olsun..
Söz yazacağım sana blog..
Anlatacak çok şeyim var..
Herkesi baymak istiyorum..
Bana yaptıkları gibi..
Bunun ne demek olduğunu bir sonraki yazıda anlatacağım.
O zaman şimdilik bye!
tabir-i caizse
Etiketler:
değişiklik,
ev,
iş,
tabiricaizse,
zaman
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)