8 Mart 2017 Çarşamba

Açılın ben geldim :) Facebook'a dönüş VoL I.

Yaklaşık 5 sene önce, eski erkek arkadaşım ile kapanacak bu facebook polemikleri ile kapattığım,  ayrılık sonrasında da kullanıp ne yapacağım yahu dediğim facebook profilimi geçen hafta açtım..
Neden mi açtım?
Valla çok gerektiğinden değil aslında..
Sırf kıllığına açtım :)

Çünkü kapanacak diye kendini parçalayanların, ayrılık sonrasında da koşa koşa ilk iş hemen kapalı hesaplarını açanların aksine, sosyal medyayı onu bunu bulmak için kullanmışlığım pek yoktur..
Zaten bulmak isteyen her yerde bulur. Ama genelde kapattıranlar "kişi kendinden bilir işi"cilerdir :)

Annem, günümüz anneleri gibi tam bir facebook hastası..
Herkesi stalklıyor..
Her şeyi beğeniyor..
Facebook'tan dünyayı yönetiyor sanki..
Geçen hafta bir baktım kapak fotoğrafı yine ben..
Bu iş böyle olamayacak, en iyisi bende olayım da, kontrollü gidelim bari dedim :))
Gözün aydın bende açtım dediğimde, sevinçten havalara uçtu :))
Orada olunca ne oluyor tam anlamış değilim ama..
Gerekli uyarıları yaptım..
İlk birkaç gün bilerek uzak durdu..
Ama dayanamıyor..
Bugün ilk yorumunu yaptı..
Bakalım neler olacak? Biliyorum durmayacak çünkü..
Abartırsa annem demem silerim listemden :)
Onun da farkında :)

Çünkü sinirlendiği kişinin doğum gününde duvarına "Senin doğduğun güne lanet olsun" yazacak kadar açık sözlü bir annem var :)))) duyduğumda 1 saat aralıksız gülmüştüm :))

Ama arkadaş şunu anladım ki, ayrılıktan daha zor bir şey varsa o da arkasını temizlemek :)
Sil sil bitmiyor..
Fotoğraflar,yorumlar,gidilen mekanlarda check-inler :)
Tam ohh bitti diyorum..
Alakasız bir yerden bir yorum çıkıyor :))

Üzerinden çok zaman geçtiği için sanırım, çoğunu kahkahalarla gülerek okudum..
Çoğunu hatırlamadım bile..
Bazılarına çok şaşırdım..
Sonra karşılıklı ikiyüzlülükleri gördüm..
Her şey nasıl başlamış, nasıl bitmiş dedim..
Zaman nasıl bir şey gerçekten..
Her şeyin üstünü nasıl kapatıyor yavaş yavaş.
Belki de bu kadar beklememin sebebi, tam da bu aşamaya gelmekmiş diye düşündüm..
Maziyi sadece bir film gibi hatırladığın, ama kılının bile kıpırdamadığı bir an..
O kadar yabancı kaldığın an..

Aslında itiraf etmeliyim ki bir araştırma yapmak için açmıştım..
Baktım ki ortalık benim için süt liman, kalsın da annem sevinsin bari dedim :)

Ama bunun bir de eski arkadaşlar boyutu var..
Şu an ölmüş dirilmiş yada gurbetten dönmüş muamelesi görüyorum..
Herkes sen yaşıyor muydun modunda :)
Yahu facebook kullanmıyorum diye ölmem mi gerekiyordu?
Hasta mısınız siz? :)
Zaten siz niye kullanıyorsunuz anlamış değilim.
1 hafta olmasına rağmen acayip sıkıldım ben..
Ana sayfa tam bir çöplük..
Herkes siyasetçi herkes şair..
Özlü sözlerden fenalık geldi..
Akrabaların gereksiz iltifatları da cabası..
Hayır yorum yazmasa olmaz..İlla yazacak..İlla..
Onlar güzelsin maşallah yazmazsa, bir anda çirkinleşeceğim sanki :)

Sevgili arkadaşlarım şimdilik beni her check-in e ekleyebilirsiniz :)
Son 1 senedir ben facede yokum ki deme derdinden de kurtuldum böylece :)
Ama çok alışmayın, beni baydı şimdiden..
Her an yok olabilirim :)

Neyse..
Şimdilik..
tabir-i caizse is back..






2017 Yılbaşı.. Reina..

2,5 aydır nedense elim bir türlü yazmaya gitmedi..
2017 ye yeterince kötü başladığımdan olsa gerek, bir süre o moral bozukluğu ile ortalıkta dolandım..
Sonrasında da iş, güç vs. derken bir bakmışım bloga yazmayalı aylar olmuş..


Yılbaşı için İzmir'den Su geldi..
Kuzenimin davetiyle yılbaşı gecesini geçireceğimiz SuAda'ya gittik..
Zaten giderken de geç kalmıştık..
Saat 22.30 civarı Reina'nın önünden geçerken yığınla polisi gören Su, burası neresi diye sordu?
Reina dedim..
Gece programdan sonra kesin buraya geliriz..Görürsün..

2017'den çok umutluyuz..
2016 zaten benim için süper geçmiş, 2017 de öyle olacak diyorum sürekli..
Konfetiler, şarkılar türküler eşliğinde Cengiz Kurtoğlu ile 2017 yi karşılıyoruz..
Ardından Ümit Besen çıkıyor sahneye..
O arada program bitse de Reina'ya geçsek muhabbeti başlıyor..
Programın son 15 dakikası bir haber geliyor..
Kuzenim kolumdan tutup hemen çıkın buradan diyor..
İlk başta SuAda'da bomba ihbarı var sanıyorum..
O sırada hemen emniyeti arayın Reina çatışma varmış deniyor..
Su ile birlikte ilk tekne ile hemen karşıya geçiyoruz..
Alkol alacağımız için taksi ile gelmiştik..
Ancak hiçbir taksi durmuyor ya da dolu..
SuAda'nın girişinde yoğunluk oluşmaya başlıyor..
Derken Kuruçeşme trafiğe kapatılıyor..
Kuzenim bizi Kuruçeşme Balıkçısı'na aldırıyor..
İçeride bir biz, bir de çalışanlar var..
Camdan olup bitenleri, defalarca git gel yapan ambulansları izliyoruz..
Tam bir can pazarı..
Bir taraftan Su "Bende hata zaten yeni yıla seninle giriyorum, olaysız olur mu hiç?" diye söyleniyor..
Bende içimden "Pes artık diyorum..15 Temmuz'da köprüde önünü kestiler akıllanmadın, yılbaşında yine olayın içine düştün kızım" diyorum..
Bütün gece kavga edenler, polisler, gazeteciler eşliğinde bir arkadaşım gelip bizi alana kadar Kuruçeşme Balıkçısı'nda mahsur kalıyoruz..
Sabaha karşı evime ulaştığımda, yine ölümü teğet geçtiğimin hissi dank ediyor..
Ya saldırı 15 dakika sonra olsaydı.. Kesin bizde ölecektik hissi baskın gelmeye başlıyor..
Birkaç gün sonraki İzmir saldırısı ile iyice depresyon moduna girip 10 gün aralıksız herşeye ağlar bir moda giriyorum..
Teröre lanet olsun.. Nasıl kıyıyorsunuz masum insanlara..
Kaç insanın canını yaktınız..
Daha hangimizin canını yakacaksınız?
Ocak ayı sanki 3 ay sürüyor..
Bir türlü bitmek bilmiyor..

İşte o dönemde de bloga yazmak hiç içimden gelmediği için bir süre buralardan uzaklaşıyorum.
Neyse ki bu kadar ara yeter diyorum..
Ve bugünden itibaren yazmaya devam ediyorum..

2017 berbat başlamış olsa da,
İnanıyorum..
Herşey çok güzel olacak..

tabir-i caizse