2004 Senesi Eylül..
Okulu yarım dönem uzattığım için, Temmuz'da sanki o kepi mezun olmuşçasına havaya atan ben değilmişim gibi yine okul yollarına düştüm..
Hiç yabancılık çekmiyorum çünkü genelde herkes okulu uzattığı için ya benimle aynı dönem yada daha alt dönemlerde :)
Kantin sezonunu birkaç eksikle yine aynı kadro devam ettiriyoruz.
ATEŞ..
Benim alt dönemimden ama ben uzattığım ve ortak arkadaşlarımız olduğu için aynı ekipteyiz..
İkimizde başta soğuğuz..
Her zamanki tabir-i caizse mesafesi bir süre korunuyor..
Taaa ki Ateş'in doğum gününe kadar..
Doğum günü sonrası tüm kızlar beraber bir arkadaşımızın evine kalmaya gidiyoruz..
Gece muhabbet arasında benden saklanan bir sırrı biri ağzından kaçırıyor..
Herkes durumu toparlamaya çalışırken, "Sakin olun.. benim o çocukla bir alakam yok ve benden laf çıkmaz" diyorum..
Ortam yumuşuyor bir anda..
Ben Avrupa yakasında oturuyorum, Ateş Anadolu yakasında..
O okula arabası ile geliyor..
Her sabah beni ortak bir noktadan alıyor..
Okul dönüşünde de yine cümbür cemaat dönüyoruz derken, bir süre sonra ben sürekli Ateş'te, Ateş sürekli bende kalmaya başlıyor..
İlk dönem bitip ben mezun olunca da aynı düzen yaşamaya devam ediyoruz..
Tek fark ben okul yerine işe gidip geliyorum..
Hatta bazı sabahlar Ateş beni Erenköy'den Güneşli'ye bırakıyor :)
Bir dönem "The Bucket List" yazısında bahsettiğim gibi ben Ateş'in evine çöküyorum :)
Evet Ateş'e günlük hayatımda Kestane Kabuğum dediğim doğrudur..
Ateş ile efsane günlerimiz geçti..
Eve de yakın olduğundan genelde Bağdat Caddesi'ndeydik..
O dönem otomobil forumlarına üyeyiz..
Buluşmalar, organizasyonlar..Polis çevirmeleri..Araba yarışları..
Entrikalar, olaylar olaylar şeklinde yaşıyoruz..
Geniş bir çevremiz var..Sürekli aynı mekanlara gittiğimizden,kalabalıkta olsa yer bulamama sorunumuz yok..
En az 3 masa tanıdık çünkü..Koloni halinde gezdiğimiz yıllar..
Ateş.. Cidden bir ateş..
Özü sözü bir..
Vefalı..
Gözünüz kapalı herşeyi emanet edebileceğiniz cinsten..
Ateş gibi olsa da merhametli..
Güldüğünde gözlerinin içi de güler..
Tam bir Karadeniz kızı..
İnadı inat..
Dediğinden vazgeçmez..
Saatlerce ikna etmeye çalıştığım zamanlarda beni çıldırtan,
"Ehhh yeter be.." deyip restimi çektiğimde genelde ikna olabilen zor bir karakter..
Ama sinirli olduğunda kesinlikle kaçıp saklanmanız gereken..
Tam bir ateş..
Yakmadan siniri geçmez..
O derece :)
Birbirimizi bakışımızdan anlayabildiğimiz insanlardan..
Birbirimizi çoook iyi tanıyabildiğimiz insanlardan..
Hatta bununla ilgili komik bir anımız vardır..
4 kişilik bir tabu grubunda bizi eş yaptılar..
5 dakika içinde karşı taraf mat..
Tek kelime söylüyorsun, karşı taraf doğru cevabı veriyor..
O derece iyi tanıyoruz birbirimizi..
2009 senesinde anlamsız bir konu yüzünden aramız açıldı.
Yaklaşık 2-3 ay birbirimizi görmedik..
Ben o dönem Bakırköy'de oturuyorum.
Şimdi ayrıntısına girmeyeceğim bir olay oldu..
Sıcak bir yaz günü..
Kekman' la Anadolu yakasına geldik..
Olayla ilgili işlerimizi halletikten sonra, ben arabada ağlama krizine girdim..
Eve gitmeyelim..Gel seni Cadde'ye götüreyim dedi..
Kalamış'taki Kahve'ye oturduk..
Kekman bir ara ben geliyorum deyip 5 dakika yok oldu..
Ben aralıksız ağlıyorum..
Hayatımın en sıkıntılı dönemini yaşıyorum çünkü..
Etraftaki insanlarda kekmanı sevgilim ve bizi de ayrılıyor sanıyorlar sanırım :)
Herkes bana bakıyor..
Ben ağlıyorum, Kekman birşeyler söylüyor, dinlemiyorum..
Aradan yarım saat falan geçti..
Kapıda kırmızı bir araba durdu..
Ağlamaktan şişmiş gözlerimle Ateş'in arabasına benziyor bu diye aklımdan geçirirken,
O arabadan indi..
Seri adımlarla yanıma geldi ve "Sakin ol..Ben geldim.." deyip sarıldı...
Ateş'e sarılıp, daha da hıçkırıklara boğularak ağlamaya devam ettim..
Kekman kaybolduğu o 5 dakikada Ateş'i aramış..
"tabir-i caizse kötü, Kalamış Kahve'deyiz" demiş sadece.
Zor zamanda bir dostun omzundan daha kıymetli ne var ki şu hayatta?
Şu paragrafı yazarken bile o anı yaşadım tekrar..
Ateş,benim seçilmiş bir diğer kız kardeşim.
Kredisi sonsuz olanlara 1 ekleyin.. En ateşlisinden ;)
Si do ma iri arte Kestane Kabuğu! (Ateş) :)