Sloganı ile geçen sene bende bir spor salonuna yazılmaya karar verdim.
Öyle deli gibi spor yapacağımdan değil..
Zaman geçsin.. Yazın havuz başında kitap okurum falan diye..
En azından haftada 2-3 gün hareket edebilmek için..
Yoksa mutfağa su almaya giderken bile 2 kere düşünürüm.
O suyu içmek çok mu önemli diye..
Gidince de şişeyi alır dönerim salona..
Bir daha yerimden kalkmamak için :)
Çay demleyip termosla salona almışlığım da çoktur bu sebepten..
Neyse..
Evimin bulunduğu semtte İstanbul'un birkaç ünlü spor salonu mevcut..
Hepsini tapusunu alacakmışım edasıyla gezdim önce..
İlk 2 si tamamen ben oraya gidiyorum demek için gidilen clubler..
Belirli zamanlarda partileri vs. oluyor.. Gidenler bilir..
Sanırsınız parti Reina'da..
Tam bir piyasa..
Spor salonuna giriyorsunuz..
Hatunlar utanmasa taytına uyan topuklusunu giyip gelecek..
Direkt dışarıda kimseyi bulamadım.. burada bulur muyum konsepti..
Hatta biri, "Biz herkesi üye almıyoruz zaten" deyip günlerce "ne zaman üye olacaksınız?" diye yakamı bırakmadı..
Allah'tan almıyorsunuz.. Bir de alsalar! Beni oraya kilitleyeceklerdi sanırım..
Sonra içlerinde ortalamada olanı seçip üye oldum.
1 senede ne yaptın derseniz..
Haftada 2-3 gün gittim.
Genelde kuaförünü ve restaurantını yoğun kullanmakla beraber, arada salonu da kullandığım oldu :)
Çok iyi tost yapıyorlar..
Tostun kalorisi kadar yürüyüp, hemen cafeye koşuyorum.
"Bana bir tost.. Yanında patates kızartması, mayonezde olsun lütfen" diyorum..
Millet protein bar yerken, ben karşılarında mayoneze bana bana patates kızartması yiyorum :)
Minyon bir tip olduğum için şanslı kesimdenim..Bu avantajı kullanıyorum..
Spor demişken..
Benim hayatımı kurtaran Callanetics diye pilates yoga karışımı 50 dakikalık bir program var..
Salona gitmeniz şart değil.. Videolarını netten bulup evde de yapabilirsiniz..
İnanılmaz bir program..
Öncesi ve sonrasını fotoğraf ile karşılaştırırsanız anlarsınız..
Neyse ben spora gidiyorum..
Biraz kalori harcayıp tost yiyeceğim.
Adamlar iyi yapıyor tostu ya :)
Hadi kaçtım.