Kıskançlık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Kıskançlık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

18 Ekim 2019 Cuma

Başlıyoruz.

Saatlerdir boş bir sayfaya bakıyorum..
Yazacağım  kadar çok şey var ki..
Ve ben nereden başlayacağımı cidden bilmiyorum..
Bugün kızlara söyledim..
Artık bana olmayacak bir konu söyleyin, ben aradan çekip hikayesini anlatayım size :)
Kendi hayatımı film tadında izlemeye devam ediyorum yani..
Arkası yarın..
O senelerce süren "Yalan Rüzgarı"ndan daha uzun..
İlk 15 seneyi es geçsek, 22 sezon çıkarırım size :)
Hatta öyle sahneler yazarım ki, senarist abartıyor sanırsınız..
Halbuki eksiği olur fazlası olmaz..
Bu blogu açtığımdan beri,
Yazacak çok şeyim var derdim hep..
Ve 3 senede o kadar çok yazacak şeyim daha oldu ki,
Günlerce yazsam,
Günlerce okursunuz..

Ve sonra dersiniz ki..
Çok şükür..
Biz yine iyiyiz..
Bu kadın hepsini yaşamış ve hala nefes alıyor..
Hazır mısınız?
Başlıyoruz.
Patlamış mısırı alan gelsin.

tabir-i caizse..

5 Ekim 2016 Çarşamba

Aşk Bitti..

Ben hiç aşk insanı olmadım,olamadım..
Genel olarak yapım çok sevgiye müsait değil zaten..
Öyle herkesi seviyorum, dünya güzel, insanlar güzel saçmalığına inanmıyorum..
Sevdiklerimi çeker çıkarır, gerisini çöp sayarım..
Sevdiğim insanları çok sever, sevmediklerime hayatı zindan ederim..
Bunu sözle falan yapmama da gerek kalmaz..
Yüzümden okunur..
Hoşlanmadığım hiçbir şeyin suratına dahi bakmam..
İnsan, hayvan, eşya,çocuk,elbise,bina vs vs..
Sevdiğimi de alır baş köşeye oturturum..
Hep gözümün önünde olsun isterim..
İnsanlara ısınmam çok zor olmakla beraber, soğumam ışık hızında olur..
Kredisi sonsuz birkaç kişi dışında hayatımdaki herkesin üzerine tek kalemde çizik atabilirim.

Bir de bunun aşk boyutunu düşününce, düşündüklerim tam da korktuğum gibi oldu..
Hayatımda "O" hatayı bir kere yaptım..
Bir daha da yapmayı düşünmüyorum demeyeceğim..
Bir daha olmamasını diliyorum sadece.
Ama bu bir döngü..

Ben aşkla hayatı güzelleşen çok az insan gördüm..
İlk günler çiçekler böcekler şeklinde, bahar havasında geçen günlerin şaşmaz bir sırayla önce sonbahara, sonra kara kışa döndüğünü çevremdeki ilişkilerde de çok izledim..
Hele bir de dış faktörler etkinse "Cehenneme Hoşgeldiniz" :)
Nikahlarda Evettttt diye çığlık attıklarında,içimden "Hııı hııı evett :) göreceğiz 2-3 seneye derim"
Hiçbir şey olmasa bile monotonlaşan evliliklerinde yok olup giderken insanlar, aşktan değil sadece alışkanlık ve ortak sorumluluklarından dolayı devam ettiriyorlar evliliklerini..
Çok cesur olanlar ayrılıyor..
Ayrılık bir kurtuluş mu hayır..
Sonuçta bu bir döngü..
Bir gün bir yerden, farklı bir boyutta tekrar dahil oluyorsun sisteme..
Sadece önceki ilişkilerin hangi rolde devam edeceğini belirliyor..
Canı yanan mı? Can yakacak olan mı?

Aşk için çıldıran yakınlarıma anlam veremiyorum çoğu zaman..
Neden mi? Eğer biterse, ki genelde biter..

Sadece ortalamada 3 ay ayakları yerden kesilecek diye, (ki bu bile çok az kişiye nasip olur, öyle herkes herkesin ayağını yerden kesemez,kimi zaman 3 ay bile sürmez) sonrasında çekilecek acıya,
Sizi en sevdiğini sandığınız insanın aslında sizi hiç sevmemiş olduğunu,
Aslında aşk sandığınız şeyin karşılıklı ego tatmini olduğunu anlamaya,
Yüzünü ezbere bildiğiniz insanı zamanla flulaşan bir görüntü ile hatırlamaya,
Kıskanıyor çünkü beni seviyor diye avutmalarınızın, karşınızdakinin kendine özgüven eksikliği olduğunu,O beni kıskanıyorsa bende onu kıskanırım diye sidik yarışına dönüştürdüğünüz ilişkinizin aşk değil de bir girdap olduğunu  farketmeye,
Sokağın, marketin,ofisin, arkadaşlarınızla eğlenmeye gittiğiniz barın ortasında birden hıçkıra hıçkıra,Trafikte dörtlülerinizi yakıp arabanızı emniyet şeridine çekip katılarak,Güle oynaya en sahte maskenizle evinizin kapısını açtıktan sonra sokak kapısının arkasına oturarak saatlerce,Bir saksıya, bir fotoğrafa, bir nota bakarak sabaha kadar ağlamanıza,
En alakasız ortamlarda, en alakasız muhabbetlerde sadece onu hatırlatacak tek kelimede paralel evrene geçmenize,
Evlere, şehirlere sığamayıp sürekli elinizde bir bavul oradan oraya koşturmaya,
Nefessiz kalsanız da durursam ölürüm mantığıyla yaşamanıza,
Tek bir karede, tek bir haberde manevi acınızın fiziksel acıya nasıl dönüştüğünü tecrübe etmenize,
Saç diplerinizin yanarken saçlarınıza düşen ilk akları o anda anlamanıza,
Çevrenizdeki her karşı cinsi düşman belleyip, ilk atakta canını yakmanıza,
Ömrünüzden ömür, neşenizden neşe gitmesine ve buna rağmen en sahte mutluluk nasıl yaşanır bunu öğrenip, çevrenizdeki herkesi o enerji alanına alıp kandırmanıza,
Olmadık zamanlarda gözlerinizin uzaklara dalıp dolmasına,boğazınız yanıp tam bir damla yaş düşecekken sebepsiz bir kahkaha atıp kendi kendinizi kandırmanıza,
Bir şeyleri kurtarmak istemenizin gurursuzlukla adlandırılmasına,
Hayatta en çok istediğiniz şeyi, artık her şeyin bittiğini anladığınız için kendi ellerinizle yok etmenize,
Kabuslarla dolu geceler geçirmeye..
.................

DEĞER Mİ?
Bence değmez..
O yüzden, artık aşık olmalısın diyen arkadaşlarıma sinirlenmem bundandır..
Ben kimsenin bu kadar değerli olduğunu düşünmüyorum.

Aşk bir insanın ömrü boyunca yaptığı hataların diyetidir..
Ve herkes bunu günü geldiğinde öder.

Bu yazıyı bloğa gönderdikten sonra,
En sevdiğim  Jehan Barbur şarkısını dinleyeceğim..
AŞK BİTTİ..