23 Kasım 2016 Çarşamba

Bodrum Bodrum..

Biz İzmirliler için 2. plandadır..
Bizim göz bebeğimiz Çeşme'dir çünkü..
Bodrum 2. sırada yer alır..
Ama her yaz mutlaka uğranır..
Biraz denizzzz,birazzz uyku...
Bütün isteğim buydu..
Bodrum Bodrum.. denir :)

Bu sene yoğun seyahatlerimin arasında Güneş aradı..
Üzerinde çalıştığı projesi için bir süre Bodrum'da olduğunu ve müsaitsem beni de beklediğini söyledi..
Peki tabir-i caizse ne yaptı..
Hemen Google-THY enter :)
Biletler alındı. Güneş'in kaldığı otele bana da rezervasyon yaptırdı derken ben yine bir Cuma akşamı 2016 Yaz Türkiye sezonunu Bodrum'da açmak üzere yola çıktım :)
Havaalanında bir ara terasa çıkayım dedim..
Birinin bana baktığını hissettim..
Yok artık dedim..
Evlenmemiş miydi bu?
Eşi nerde ki ?
Kesin aynı uçaktayızdır bir de bununla ister misin! diye düşünürken, O, eşi ve ben aynı uçaktaydık :)
Gördüğüm andan itibaren bana bir gülme krizi geldi..
İnşallah yanlarında oturmadığımı umarak o uçağa bindim..
Evet yaz sezonunun bu kadar olaylı geçeceğinin ilk sinyalini de orada almış oldum..

Rötar vs derken Güneş'in kaldığı otele ulaştım..
Ne zamandır görüşmüyorduk..
Hooop dedikodular, hikayeler başladı..
Anlatılan hikayelere benim yorumlarım biraz acımasız olsa da, Bodrum tatili benim öngörülerimin gerçekleşmesi ile bitti ne yazık ki..
Hava yağmurlu olduğu için deniz faslını es geçip kendimizi gezmeye verdik..
Yalıkavak senin, Gümüşlük benim şeklinde..
Güneş 'in hikayesi ile ilgili ilk öngörüm tuttuğunda oteldeydik..
Kalk,kalk,kalk dedim..
Çıkıyoruz..
Oturup ağlayacak değiliz ya..
Oturduk bir bara..
1,2,3 kadeh derken ağlanarak bitirilmesi gereken bir geceyi biz kahkahalarla bitirmiş olduk..
Bir ara mekanın işletmecisi geldi yanıma..
Niye içirdin kıza bu kadar dedi..
Eee kendini aşık sanıyor çünkü dedim :)
Kaldı mı ya böyleleri dedi..
Kaldı kaldı dedim.. Ama bu da geçer :) Aramıza hoşgeldi..
Bak ağlamıyor en azından gülüyor :)
Akıllı sarhoşluk cennetin provasıdır sonuçta..
Sonra bütün gece şu şöyle olmalı, bu böyle olmalı şeklinde örnekler verdim..
Sabah uyandığımızda her şey daha eğlenceli bir hal aldı..
Çünkü Güneş'in çakır keyif olduğu anlarda ben hem iş bağlantısı için mekan sahibinin numarasını telefonuna kaydetmiştim..hemde biz otururken mesaj atan eski hayranlarının birkaçına cevap yazdırmıştım :)))
Sabah uyandığımda elinde 2 telefon mesajlara yetişmeye çalışırken, göz göze geldik..
"Eee günaydın o zaman" deyip içimden "Ardından ağlayan o kız nerede şimdiiiii, gel gör beniiii!" şarkısını söyleyerek kalkıp, hazırlanmaya gittim :)

Yalıkavak'ta dolaşırken bir anda yağmur bastırınca etrafı açık,inşaat halindeki bir çay bahçesinin çatısının altına sığındık..
O sırada bende telefonumdan bir şeylere bakıyorum..
Arkamızdan bir ses geldi..
Pardon bakar mısınız? diye
Döndüm..
50 yaşlarında bir amca..
Buyrun dedim..
Sizinle arkadaş olabilir miyim? dedi..
Ben o şokla önce etrafa bir baktım.. Bağırsam yetişecek kimse var mı diye..
Sonra adama dönüp hemen kaybolmazsan polisi ararım dedim..
Adam kayboldu..
Güneş ile birbirimize bakakaldık..
Sonra gülmeye başladık..
Bu nasıl bir manyak ya..özgüvene bak..
Bizimle arkadaş olacakmış..
Çocuk parkındayız sanki..

Hafta sonu yemekler, sahilde kahveler, akşamları kadehler şeklinde bol muhabbet ile geçti..
Pazartesi sabaha karşı İstanbul'a dönmek üzere yola çıktım..
Güneş bir süre daha işleri nedeniyle kalacaktı..
Dönerken tembihlerim anne modunda..
Kural 1-O telefondan uzak dur.
Kural 2-Acil durumda beni ara :)

Sabah 05.30 uçağında bilin bakalım yine kiminle döndüm :)
Kader işte :)) Adamın kaderinde o stressi bir kere daha yaşamak varmış :)

Bu yaz 2 kere daha gittim Bodrum'a..

Ha bu arada..
Hıdırellez dileklerimi bu tatilde suya atmıştım..
Üzerinden aylar geçti..
Hepsi tuttu..
Sadece ufak bir ayrıntıyı atlamışım..
O yüzden hepsi boşuna tutmuş oldu.. :)
Yani...Ne istediğinize dikkat edin,gerçekleşebilir..



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder