26 Kasım 2017 Pazar

Şarap sensin..

Alkol direnci yüksek bir insan olarak hayatımın hiçbir döneminde şaraba ilgi duymamıştım.. Kızların, " Kızım nasıl içmezsin ya? Hem romantik, hem de kadının eline çok yakışıyor.." demelerine rağmen defalarca birer yudum alarak zorlasam da şarapla aram hiç iyi olmadı..

Her insanın hayatında 1 kere aşık olup 1 kere dibe vurabileceğini savundum hep..
Çünkü bende öyle oldu..
Zirveyi gördükten sonra,
Dibe çakılma sürecin hem çok hızlı,
hem de çarpmanın etkisi ile baya sert oluyor..
Öyle vurup ivme kazanıp bir anda da yükselemiyorsun..
Öyle hızlı vuruyorsun ki..
Çakılıyorsun..
Kendini kurtarman içinde bir elin tutup seni çekmesi gerekiyor..

İlk çakıldığım anda ki acımı hala hatırlarım..
Otoparkta direksiyonu yumruklaya yumruklaya,
bağıra bağıra saatlerce ağladığımı,
benim kare as kankalarımı hıçkıra hıçkıra aradığım anı..
Sonrasında aylarca elimde mor bir bavul,
şehir şehir, ülke ülke gezdiğim ve çok eğlendiğim günlerimi..
Ama kendimle başbaşa kaldığım anda tekrar geri dönen acıyı..
Bir sürü etkinliğe üye olup vaktim kalmayana kadar dışarıda vakit geçirdiğim günlerimi..
Ama kendimle başbaşa kaldığım anda tekrar geri dönen acıyı..
Dostlarımla, arkadaş grubumla saatlerce güldüğüm günlerimi..
Ama kendimle başbaşa kaldığım anda tekrar geri dönen acıyı..
Hiçbir şey yokmuş gibi davrandığım günlerimi..
Ama kendimle başbaşa kaldığım anda tekrar geri dönen acıyı..
Dua etmekten kafayı yediğim günlerimi..
Ama kendimle başbaşa kaldığım anda tekrar geri dönen acıyı..

Bir süre sonra bu sürecin çok fazla uzadığını ve bir şekilde bundan kurtulmam gerektiğini fark ettim.

Tanışmamız da tam o günlerin ortasında bir yere denk geldi..
Doğum günümden hemen sonraki günler..
Bahar müjdesi..

Bunu bir dene dedi..
Bana bir şarap bardağı uzattı...
Kadeh değil bardak..

Sonrasında İstanbul'a dönünce ilk işim bir şişe şarap ve kadeh almak oldu..
Rastlantı mıdır yoksa kaderimin oyunu mu bilemediğim Rose'nin anavatanı denen bir Güney Fransa tatili sonrasında da,
o kadeh elimden hiç düşmemiştir..

Ona hiç aşık olmadım..
Ama onu  sevdim..
Sevgili desen değil,
Arkadaş desen değil,
Hiçbir şey olup aslında her şey olan,
Gözümü üstünden hiç ayırmadığım,
Ama yokluğu da asla beni üzmeyen,
Kendisi gibi :)
Kare asın yine mi bla bla bla dediği..
Varlığını sevdim..
Uzakta oluşunu sevdim..

O hiç bilmedi..
Benim nasıl ona gittiğimi,
O hiç bilmedi..
Beni nasıl bir dertten kurtardığını..
O hiç bilmedi..
Bana verdiği gizli huzuru..
O hiç bilmedi..
Sırf o seviyor diye benim de yaptığım şeyleri..
O hiç bilmedi..
İsmini gördüğümde 360 a çıkan nabzımı.. :)
O hiç bilmedi..
Aynı zaman dilimini tekrar yaşamak isteyip, aralıksız anlatmak istediklerimi..
O hiç bilmedi..
O görüp gitmesin diye sakladıklarımı..
O hiç bilmedi..
Beni dipten çekip çıkaran elin kendisi olduğunu..
O hiç bilmedi..
Ne kadar beklediğimi..


Ve şimdi..
Yani aylar, hatta yıllar sonra bile diyebiliriz..
Bağımı koparıyorum..
Artık..
Yeni bir şansı hak ettiğimi düşünüyorum..
Bu kadehimi de senin şerefine, bana o şarabı uzattığın,
Ege kıyılarına doğru kaldırıyorum..

Sen benim sarhoşluğumsun,
İki kelimeyi bir araya getiremediğim!..

Hoşçakal..
İyi ki vardın..
05.16



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder