14 Aralık 2016 Çarşamba

Aşk bir hastalık hali..

Genel olarak aşk insanı olmamakla beraber bugüne kadar yaşadıklarım ve etrafımdaki ilişkilerden gözlemlediğim kadarıyla aşk denilen şey tamamen bir hastalık hali..
Grip gibi, zatürre gibi, verem gibi..
Hatta bazıları var ki..
Bildiğin akciğer kanseri..
Her hastalığın başında insanın etrafından gördüğü ilgi hoşuna gider..
Bir süre sonra her şey olağanlaşır..
Başta hoşunuza giden hastalık hali sizi ele geçirmeye başlar..
Yavaş yavaş tükenmeye başlarsınız..
Ben bu hastalıktan sağ salim kurtulmuş çok az ama cidden çok az insan gördüm..
Kimi hafif bir grip gibi atlatır..
Sonra yeniden denemek ister..
Kimisi de bir akciğer kanseri gibi atlatamaz..
Ve bütün kapılarını kapatır..
Ama sonuç hiç değişmez..
Bünye bir kere hasta olduysa ya da en azından yanına bile yaklaştıysa kendini savunmaya alır..
Önceki hastalığından ya da hastalıklarından edindiği tecrübeleri uygular..
Sıkı giyinir, cereyanda kalmaz..Vitamin alır, yediklerine dikkat eder ya da mezar yeri bakar :)
İşte aşkta aynen böyle bir şey..
Bir insanın bir kere canı yandıysa bir sonrakinde hep önlem alır..
Ama aslında hep unuttuğu bir şey vardır..
Peki sen bu önlemleri neye karşı alıyorsun?
Nereden biliyorsun karşındakinin başından geçenleri, ne hissettiğini..
Ya sen sadece grip olup karşındaki zamanında verem olmuşsa?
Ya sen verem olup karşındaki sadece griple atlatmışsa..
Ya karşındaki akciğer kanserinden ölmüş ama aslında yaşıyor numarası yapan biriyse?
Herkes kendini korumaya çalışırken aslında yanlış tedavi yöntemleri kullandığını bilmez..
Açık olun..
Ben öldüm zaten zamanında beni öldüremezsin deyin..
Ya da ben ölmedim hiç, beni öldürme deyin..

Hayatın bize yaşattığı şeyleri artık değiştiremeyiz..
Ama zamanında başkalarının yaşattıkları şeyler yüzünden bizim de başkalarının canını yakmaya hakkımız yok..
Dürüst olduğumuz ölçüde, hayat bize karşılığını verecektir..
Senin canın çok yandı diye benim canımı yakmaya hakkın yok..
Benim canım çok yandı diye, senin canını yakmaya hakkım yok..

Oyunlar, entrikalar, taktikler için bir çoğumuz çok yaşlı ve yorgunuz..
Bu enerjiyi illa bir ilişkiye harcamak zorunda da değiliz..
Kendi mutluluğumuza harcasak?
Ben son 1 yılda gördüm ki..
İnsan aslında en çok kendi ile mutlu..
Kendinizi seviyorsanız mutlaka bir çift olmanıza gerek yok..
Ya da bir çift olmak için hastalıklı bir ruh haline bürünüp adını aşk koymanıza gerek yok..

Ben hastalığımın farkına vardığımda evimin çok uzaklarındaydım..
Bir tatil beldesinde, bir kavga sırasında, gözümden yaşlar süzülürken önünde durduğum bir hediyelik eşya dükkanının kapısındaki boy aynasında kendimi gördüm..
O görüntüyü hayatımın sonuna kadar unutamam..
Hayatımda gördüğüm en hasta kadın vardı o aynada..
Akciğer kanseri son evre..
Ölecek yakında, hatta ölmüş..
Ve iyileşeceğime, ölsem de yeniden doğacağıma söz verdim..

Ve ne zaman biri bana elini uzatsa, ben o aynadaki kadını görüyorum tekrar..
Ama onun acısını bana elini uzatandan çıkarmıyorum..
Korkarsam..Dönüp gidiyorum..
Sadece o hale bir daha gelmeyeceğime emin olduğum insanla kalacağım..
Ve onunla, aynı ülkede, aynı aynaya tekrar bakacağım!

tabir-i caizse..



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder